Resim-1: Havagazının tarihi
Bu sayaçlardan elektrikle ilgili olanı İstanbul’un Kuzguncuk semtinde bir haneye aittir. Hatıra olması ve bir yazıya konu olması düşüncesiyle resmini çekmiştim. Şehir, eski Türkçe ile Konstantinopol olarak yazılmış.
İstanbul’da havagazı üretimine, ilk kez 1853 yılında Dolmabahçe Sarayı’nın aydınlatılması amacıyla başlanır. 1878’e kadar Yedikule’de, 1891’de Kadıköy’de yabancı sermayeli özel şirketlerce yürütülen üretim ve dağıtım işi birkaç el değiştirdikten sonra, 1945 yılında 4762 sayılı devir yasasıyla İETT’ye devredilir.
1984 yılında imtiyazı dolan Beyoğlu Poligon Havagazı Fabrikası’nın da devredilmesiyle İETT, havagazı üretimi ve dağıtımında tekel olur. Kok üretimi ve satışı da yapan, yaklaşık bin kişinin çalıştığı, günlük ortalama kapasitenin 300 bin metreküpü bulduğu, 80 bin abonesiyle İstanbul’a on yıllar boyu yaz kış demeden hizmet veren işletme, doğalgazın günlük yaşama girmesi ve geri teknoloji nedeniyle Haziran 1993’te tasfiye edilir.
Resim-2: Yaşayan yaralı gövde
Resimdeki gövde bir ağaçtır. Hayvanlar âlemini seyrederken sırtlanların saldırısından ve ısırıklarından kaçıp kurtulan bir hayvanın yaşam süreci nasıl kısalıyorsa, bu ağacın da ömrünün kısalacağı kaçınılmazdır.
Bir kızın ismini çakıyla koca gövdeye kazıyan cahiller! O ismi gönlünüze kazıyın. Kadınımız zaten çilelidir. Onu çiçek gibi görün, ömür boyu sevin ve başınızın üstünde taşıyın. Böyle aptalca kazımalarla bir canlının ömrüne zarar verdiğinizi düşünemiyor musunuz?
Resim-3: Anneler Günü için bir espri
Haydi, çocuklar sofraya! Bir anne yavrularını emziriyor. Kedi için erzakını temin etmek her zaman mümkün, yavrularına süt verebilir. Çöp bidonlarına çıkabiliyor, eşeleyip deşeleyerek bir şeyler bulabiliyor. Veya bir kuş yakalayabiliyor.
Aynı şeyi sokak köpekleri için söyleyemeyiz. Yavrusu olan bir anne köpeğin işi daha zor değil mi? Üstelik bir de insanlardan kötü hareket görüyorlar.