reklam
reklam

Doğrular söylenmiyor, nasıl hissederiz?

Köşe Yazarı: SONNUR ADA   Eklenme Tarihi: 29 Kasım 2020, Pazar - 13:15   Okunma Sayısı: 162932

Sürekli olarak gerçekten yaşadığınız bir şeyi kanıtlamak zorunda kaldığınızı düşünün.

 

Duyu organlarınızla algılıyorsunuz ama gördüğünüz, duyduğunuz bir şeyin olmadığının söyleniyor olmasının sizin üzerindeki etkisini düşünün.

 

Örneğin yağmurun yağışını gören gözünüz, elinize, yüzünüze damlaların gelmesi. Islaklığı hissetmenize rağmen yağmurun yağdığını kanıtlayacaksınız, karşınızda ıslak ama kuruymuş gibi davranan kişiye.

 

Yorucu…

 

Sen bilmezsin…

Sen anlamazsın…

Ben ne dersem doğrudur.

Sorgulama, saldırgan davranırım.

 

Tanıdık, çok tanıdık… Çok yerde örnekleri var bunun, istediğiniz güncellikte bulabilirsiniz.

 

Bizim örneğimizde, bu durum ikili ilişkilerde nasıl yoruyor ve o yorgunluk nasıl inançsızlaştırıyor bizleri birbirimize karşı.

 

Kadın:

Evin içindeki eşya gibi, hiçbir sorumluluğu almıyor.

 

Erkek: Nasıl alayım; her adımım hatalı ona göre. Azar işiteceğime yapmıyorum.

 

Kadın: Defalarca uyarmamın sebebi, anlamaman.

 

Erkek: Anlamadığım için değil, bana uymadığı için yapmıyorum. 30 yaşına kadar yapmadığım şeyleri yapmamı, bu yaşıma kadar yaptıklarımı da yapmamamı istiyorsun.

 

Kadın: Sana aldığım ayakkabıda rahat ediyorsun ama inadından giymiyorsun.

 

Erkek: Ben düz tabanım, her ayakkabıyı giyemediğimi biliyorsun.

 

Kadın: Defalarca aklından geçeni bildim. Bana karşı gelmenin nedeni seni senden daha iyi bilmem.

 

Erkek: Sen aklımdan geçeni bilmiyorsun. Ben bıkıp pes ediyorum o kadar.

 

Kadın: Görüyorsunuz, hiç çaba sarf etmiyor.

 

Erkek: Aklımdan geçeni bilmeye çalışma. “Başım ağrıyor’’ dediğimde, ‘’hadi canım, gözlerin bile kızarmamış’’ deme. Ağrıyan başımı sana kanıtlamak zorunda kalıyorum.

 

Kadın: Seni bu halinle benden başka kimse çekmez…

 

Erkeğin ağzından şöyle bir cümle çıktı arada;“ nerdeyse ayağımı kontrol edecektim düztaban değil miyim diye. O kadar inandırıcı söylüyorsun ki ayakkabıyı inadımdan giymediğimi.”

 

 

Yukarıdaki konuşmanın dinleyicisiydim. Bir taraf kendi yazdığı senaryonun aktörüne baskı yapıyor, diğer taraf kendini kanıtlamaya çalışıyor.

 

Son dönemlerde içinde olduğunuz ya da seyircisi olduğunuz “emin olduğunuz” bir şeyleri birilerine kanıtlamak zorunda kaldınız mı?...

 

reklam

MOBİL UYGULAMAMIZ

HABER ARŞİVİ


Yeşim Demir'le Rüya Yorumu


KÖŞE YAZARLARI

reklam
reklam