Sünnet düğününde paraya kıyıp dansöz getirmişlerdi, öyle sıradan bir dansöz değildi gelen, tanınmış ve iyi dans eden, herkesin dansını görmek için can attığı ünlü bir dansözdü. Aile varsıl olmasına rağmen oldukça tutucu ve tutumluydu. Dansöz getirme fikri anneye aitti ve kocasını ikna etmek için epey dil dökmüştü.
Mütehassıp bir çevrede yaşadıkları için hoş karşılanmaz diye endişe etmişti adam.
Kadın ise bu düğünün eğlenceli geçmesini istiyordu, herkes eğlensin, oynasın ve senelerce bu düğün konuşulsun istiyordu.

Üç oğulları vardı büyüğü onaltı yaşında, sünnet düğünü yapılanlarda beş ve üç yaşlarındaydı. Baba bulundukları ilin ve ilçenin tüm ileri gelenlerini davet etmiş ve bu düğüne çok önem vermişti. İstanbul'daki terzilerde kıyafetler dikilmiş, sünnet için eşine özel takılar bile yaptırmıştı. Düğün tam bir zenginlik gö içinde geçecekti. İşini büyütmek ve maddi gücünü de herkese göstermek istiyordu. Bu düğün onun için büyük bir fırsattı ve bu yüzden de sanki sünnet olan çocukları sadece düğünde dekor gibiydi.

Düğün tüm ihtişamı ile devam ederken, misafirlerin büyük çoğunluğu bu kadar lüks bir ortama alışkın olmadıkları için huzursuz ve hata yapmaktan korkar gibi, yuvalarından fırlamış gözlerle etrafa ve salona giren hayatlarında hiç görmedikleri büyük adamlara ve onların büyük eşlerine sanki uzay yolunu filmini ilk izleyen insanlar gibi başka bir dünyaya bakar gibi bakıyorlardı. Düğün sahibinin davetlilerin çoğunu buraya çağırma sebebi ise bu ihtişamı yıllarca konuşacak ve hatırlayacak olduklarını bildiği içindi. Varsıllar için sıradan olan bu düğün yoksullar için masal gibiydi. Anne tavuskuşu modeli tuvaleti ile ortalıkta adeta gerçek bir tavuskuşu gibi kasılarak dolaşıyordu. Baba ise mühim insanların masalarına tek, tek uğruyor ve özel itina gösteriyordu.

Beklenen dansöz sahneye çıktığı zaman herkes nefesini tutmuştu. O muhteşem dans gösterisinde herkes her kıvrak harekette farklı dünyalara savrulmuştu. Birden çok farklı bir kıyafette bir başka dansöz sahneye çıktı. Gözlerine sürmeler çekmiş ve yüzünü peçe ile kapatmıştı, iri gözleri sanki tanıdık gibiydi fakat kimdi çıkaramadılar. Parlak dansöz giysileri icinde sergilediği bedeni kusursuzdu, dansı ise ustacaydı. Sahne alan dansöz başka bir dansözün geleceğini söylemedikleri için şaşkın fakat işinin ehli olduğu için duruma ayak uydurmuştu. Hatta bir ara sahneyi bu sonradan gelen dansöze bırakmıştı. Bu arada bu kadar iyi oynayan kim diye yeni piyasaya çıkan dansözleri de kafasından tarıyordu, tanıyamadı. Eğer daha önce o kara iri ve hülyalı  gözleri görseydi unutmazdı. Tüm misafirler de bu yeni dansözden çok etkilendiler ve gözlerini sahneden alamadılar. 

Baba sahneye doğru gitti ve sürpriz sahneye çıkan dansöze para takmak için iyice yaklaştı fakat dansöz her seferinde kıvrak bir hareketle uzaklaşıyordu. Yanan sönen renkli loş ışıklarda ise o kara gözleri tam yakalayamıyordu. Tam yaklaştığı zaman o hüzünlü bakan kara gözleri gördü ve kalbi sıkıştı, bu olamazdı , olmamalıydı, olduğu yere yığıldı kaldı. Müzik durdu ve iki dansöz sahnede komodinin üzerindeki biblo gibi kaldı. Insanlar ilk şaşkınlıktan sonra düğün sahibinin yanına koştular. Bu sırada genç dansöz ilk şaşkınlığını atmış ve kalabalığı narin elleriyle açarak düğün sahibine ulaşmaya çalışıyordu. Dudaklarından fısıltı ile dökülen kelimeler, kendiliğinden feryada dönüşünde herkes yerde yatanı bıraktı ve dansöze bakmaya başladı. O ise artık üzerindeki kıyafetleri, ne de onun hakkında ne düşüneceklerdi önemsiyordu.
Anne tavuskuşu kıyafeti ile kocasının yanında yere diz çökmüş ağlıyordu. Bu sırada o sesi duydu ve başını kaldırdı. Gördüğü kadın kıyafetinde bir dansözdü fakat o ses kime aitti, olamazdı, gözgöze geldiklerinde ise başıdöndü ve kendisini lüks mekanın lüks zeminine bırakıverdi. Davetlilerden aileye yakın olanlar etrafta çember olmuş yerde yatan karı kocaya ve onların başında çırpınan dansöze bakıyorlardı. Birisi dansöze yaklaştı ve ...

Nejla BILGIN