reklam
reklam

Osmanlılar döneminde camcılık

Köşe Yazarı: BAŞAK ERTEKİN   Eklenme Tarihi: 25 Eylül 2020, Cuma - 09:40   Okunma Sayısı: 193509

 

   İstanbul’un fethinden sonra cam imalâthaneleri Türklerin elinde yeniden şekillenmiştir. Çalışan işçi ve ustalar Türklerden seçilmiştir. Cam imali için gerekli olan ince ve beyaz kum, Kumboğazı mevkiinden Yedikule’ye getiriliyormuş.

 

   Fırınlarda eritilerek yeniden şişe yapılmasında kullanılan cam kırıklarının yalnız imalâthane sahiplerine satılması, bunları toplayan Yahudilerin ihtikâr yapmamaları ve üretilen yeni camların yurt dışına satılmaması gibi devletten himaye gören tedbirler uygulanmış.

 

   Eğrikapı ve Tekfur Sarayı civarı cam imalâthanelerinin toplandığı merkezler olmuş. Bakırköy’de Baruthane-i Âmire civarında hayvanat ile işleyen azim ve musanna çarh ve dibeklerden başka perdah yerleri, camhane, güherçile kazanları ve ocaklar bulunuyormuş. Topkapı Sarayı’nda 45 kadar ehl-i hiref (sanat erbabı) arasında camgeran denilen cam yapıcıları bulunur, bunların başındakine sercamgeran denirmiş.

 

Cam mamulleri  

   Bu dönemde cam mamullerinin başlıca üç grupta toplandığını görüyoruz.

  1. Lüks mamuller; lâmba, kandil, sürahi, lâledan, gülâbdan, vazo, şekerlik, karlık, bardak, fincan, matara, ayna, ecza ve tenvirat şişeleri bu gruptadır.
  2. Faydalı eşya, orduda ve günlük hayatta kullanılanlar; donanma fenerleri, cam humbaralar, fanuslar, hamam kubbeleri için şişeler ikinci grubu oluştururlar.
  3. Nakışlı camlar ve türlü yassı camlar; alçı pencerelerin camlarıdır. Bizde bakışlı cam denen bu türler Avrupa’da virtli diye adlandırılmıştır.

 

Kanuni Sultan Süleyman dönemi (1520-1566)

   Rodos kuşatması sırasında Osmanlı ordusu tarafından ilk defa havan topları için camdan yapılmış humbaralar (mermi olarak) kullanılmış.[i] Süleymaniye Camii ve imaretinin yapımında çalışan en yetenekli camgerlerden 16 ustanın 15’i Müslüman, sadece bir tanesi Hristiyan olarak kayıtlara geçmiş. Sarhoş İbrahim adlı çok yetenekli bir ustanın yapmış olduğu renkli camlar pek ünlüymüş.[ii]

 

Murad III dönemi (1578-1595)

   Camcılık hakkındaki bazı bilgilerin resimli olarak izlenebildiği, Sürname-i Hümayun’un Topkapı Sarayı’nda bulunan nüshasında cam ve camcılıkla ilgili altı kadar minyatür bulunduğu belirtilmektedir.[iii]

 

Mustafa III dönemi (1757-1774)

   İstanbul’daki tüm şişe ve cam imalâthaneleri Tekfur Sarayı civarında toplanmış. Başka yerde şişe ve cam yapımı yasaklanmış. Buradaki kârhanelerden alınan kira bedelleri II. Mustafa hayratına vakfedilmiş. Ayvansaray, Eğrikapı ve Tekfur Sarayı bölgesinde kurulan imalâthaneler, Avrupa’da kurulmaya başlayan modern tesisler karşısında kurumaya yüz tutmuş. Daha sonra 19’uncu yüzyıl ise Beykoz işlerinin yapılmasıyla öne çıkmaktadır.

Kaynaklar

 

[i] Türk Ansiklopedisi, Maarif Basımevi, Ankara-1958, C. IX; Prof. Semavi Eyice, “Türk Camcılığı Sergisi”,

   23 Şubat-23 Mart 1947 Ankara, Ulus basımevi s: 11,

[ii] Ömer Lütfi Barkan, “Türk Yapı ve Yapı Malzemesi Tarihi için Kaynaklar” İÜ. İktisat Fakültesi Mecmuası,

   C: 12, Ekim 1905 ve aynı yazarın “Süleymaniye Camii ve İmareti İnşaatı (1550-1557)” TTK Ya: VI,

   C: I, s: 10

[iii] Fuat Bayramoğlu, “Türk Cam Sanatı ve Beykoz İşleri” İş bankası Kültür Ya. Kasım 1996, s: 10

reklam

MOBİL UYGULAMAMIZ

HABER ARŞİVİ


Yeşim Demir'le Rüya Yorumu


KÖŞE YAZARLARI

reklam
reklam