reklam
reklam

AYAKLARIMDAKİ PRANGA

Köşe Yazarı: NEJLA BİLGİN   Eklenme Tarihi: 13 Ağustos 2020, Perşembe - 09:24   Okunma Sayısı: 63878


Yağmur yağıyor gökten inceden inceye. Damlalar telaşsızca düşüyor Arnavut kaldırımı taşlara. Taşlar memnun gökten yağan inci tanelerinden, kuyumcu vitrini gibi parıldıyor yüzleri. Belkide zenginliğinin farkında bu sebeple bu kadar sessizce mutluluğunu sermiş yüzüne.

 Oysa ağaçlar öylemi, çıplak dallarıyla raks ediyor ufacık bir esintide. Yıkanırken bedeni binlerce inci tanesiyle o oynuyor tıpkı usta bir dansöz gibi. Hep aynı yerde hareketsiz kaldıklarını sanır ve yanılırız oysa ağaçlar bizden daha çok hareketlidir ve yazdıkları mektuplarla evrene karışırlar. Her yaprağı ayrı bir sayfadır onun gönül telinden kopan, başka Gönüllere durmadan sonbaharda akan sözcüklerle doludur.

Hiç bir gün birbirisinin aynı değildir. Ne gördüğün bulut aynı yerde durur, ne Güneş'le, ay. Dünya bile dönüyor bıkmadan usanmadan. Bu kadar hareketli bir ortamda benim tekdüze bir yaşamdan şikayet etmem haksızlık olur. Kendimi kendi hapishaneme kapatmam ve içeriden de kilitlemem, kapıya da elalem ne der adlı gardiyanı dikmem ne fayda sağlar bana.  Birde benden tarafı sadece taş olan bir duvar örmüşüm kendi çevreme. Ne zaman biraz uzaklaşmak istesem ya ayağım çarpıyor yada başım o kara taşlara. Sanki o duvar benim ağlama duvarım olmuş ve dört tarafımı sur gibi çevirmiş. 

Geçen gün bir merdiven ile duvarın üstüne tırmanıp uzaklara bakmak istedim. Şaşkınlıktan az kalsın merdivenden düşecektim. Sadece duvarın benden tarafı taşla kaplıymış meğer. Diğer tarafını sarmaşık hanımeli, Yasemin'ler sarmış yeşil iç açıcı bir görüntüsü var.  Başımı yukarı kaldırıp baktım gökyüzü aynı yerde duruyor.  Güneş iki tarafa da eşit ışıklarını saçıyor. Ben o duvarın her tuğlasını kendi ellerimle örmüş ve yükseldikçe de Erdem sanmışım. Uzaklaşıp, uzak tuttukça diğerlerini sadece kendimi kendime esir etmişim. Dışarıda hayat devam ederken ben içeride kalmışım kimin umurunda. Kim için, ne için bu duvarı ördüğümü unuttum, kendimi bildim bileli epey emek vermişim ve sadece o duvarı inşa etmek için çabalamışım.

Şimdi dışarı çıkmayı planlıyorum fakat korkuyorum dışarıdan keza diğer tarafta bıraktıklarım aynı yerde değiller. Değişimin bir parçası değil ta kendisi onlar. Ben yerimde duvarın taşlarını sayarken onlar uçsuz bucaksız Okyanus'lara yelken açmış. Dalgaların sesini, martıların sesini dinlemiş. Kırlangıç göçlerini takip etmiş. Yolculuklar yapmışlar hem zihinlerinde hemde hayatlarında.

Yağmur yağıyor bu gün gene, herkes farklı şekilde ıslanacak biliyorum. Ağaçlar gene dans edecek, kuşlar sığınacak dal arayacak, çatısı akanların yüreğine yağmur yağacak. Benim duvarımda ıslanıyor yağmurdan. Yağmur tanelerinin onu yıkmasını beklemek hayal olur. Benim gayret etmem ve duvarların arasından çıkmam gerekir. Artık elalem adlı bekçim çok ihtiyarladı, gözü iyi göremiyor, kulakları da işitmiyor, ayakları ise ona ihanet edeli yıllar olmuş.

 Ben mi nasılım? Bende o elalem adlı bekçi yalnız kalmasın diye buradayım, onunla aynı yaştayım. Belki de o benim korkularımdan besleniyor. Belki de onu ben getirdim ve her gitmek istediğinde mani oldum. Çok soru sormayın bana! Yıllardır kimse sormasın diye duvarlarımı ördüm, şimdi ahiri ömrümde yabancı yağmur sularında ıslanmak beni korkutur. Şikayet ediyor gibi gözüksem de dışarıya, kendimi kandırmak artık manasız. Kapının ardında Demir'den bir balyoz var, duvar mı dayanır o koca balyoza. Dışarıya açılan kapı da var aslında içeriden kilitli ve o asma kilidin anahtarı da benim boynumda. Dedim ya çok soru sormayın...

Niye şaşırdınız ki bu kadar! Hanginiz o duvara bir balyoz vurup çıktı dışarıya. Öyle olsa komşu hücrelerden balyoz sesleri gelmesi gerekirdi. Yıllardır uyuyoruz biz burada, sessiz, sakin ve kendi kendimize. Dışarıda olmak kolay değildi belki, bu sebeple biz kendimizi hapsettik duvarlara.  

Baştan söyledim ya bu duvarı ben ördüm. O Zaman'lar bu duvardan şikayetçi değildim, şimdi şikayet etmeye başladığım Zaman'da ise alıştım artık. Ağlarım, başımı duvarlara vurarım bazen  fakat burada sizden bir duvar mesafesi uzakta sessizce piramitlerin içindeki kendi mezarımda her gece uyanmamak üzere gene uyurum...

reklam

MOBİL UYGULAMAMIZ

HABER ARŞİVİ


Yeşim Demir'le Rüya Yorumu


KÖŞE YAZARLARI

reklam
reklam