Üsküdar mahkemesinin ne zaman kurulduğu belli değildir. Fatih Devri (18.2.1451-3.5.1481)’ne ait olduğu söylenir. Halk arasında da Fatih Mahkemesi diye anılır. Tamamı yığma taştan yapılmış olan bina topluluğunu, salon ve zindanlar olmak üzere iki başlık altında ele alabiliriz. Üst kattaki mahkeme salonuna dik taş merdivenle çıkılmaktadır.
Önce birinci zindanın terasına ulaşırsınız. Kitabesiz kemerli kapıdan ise mahkemenin salonuna girilmektedir. Küçük bir aralıktan sonra iki zarif mermer sütunun yükseldiği kubbenin altından tonoz Mimar Sinan Çarşısı’nın karşısında Eski
çatılı esas odaya girilir. Sağında şu anda mevcut Mahkeme Sokağı (Karşıda mahkeme binası)
olmayan iki dolap ve bir şömine varmış. Kadının oturduğu yer niş şeklindedir.
Zindanlar bugün de mevcuttur. Bina restore edildikten sonra zindanlar sergi salonu ve kütüphane olarak kullanılmaktadır. Evliya Çelebi, “Şehir ahalisinin şeyhülislam tarafından tayin olunan hakimi beş yüz akçe payesiyle molladır ki, yüz adamı ile hükümet eder. Bütün eyaleti köylerdir. Beş naibi (yardımcısı) vardır. Senevi 40 bin guruş geliri olup Yeniçeri Ocağı’ndan bir oda teşkil ederler. Çarşı içinde yeniçeri ile kulluk bekler.” demiştir.
Halkın burayı “Fatih Mahkemesi” olarak anmasına sebep
Mahkeme binası olan rivayet ise şöyledir:
Fatih Sultan Mehmed, bugün mevcut olmayan Beyazıt’taki Eski Saray’ı yaptırıyormuş. Rum mimar sütunları kısa kestirince yapı hem inşa edilememiş hem de süre uzamış. Padişah, Rum mimara kızarak ellerini kestirmiş.
Mimar, durumu kadıya şikâyet etmiş. Devrin Kadısı Hızır Çelebi, Fatih Sultan Mehmed’i Rum mimarla birlikte bu binada muhakeme etmiş ve Fatih’i haksız bularak ellerinin kesilmesine hükmetmiş. Böylesi bir adalet karşısında şaşkına dönen Rum mimarın diyeti kabul etmemesi üzerine Fatih’in elleri kesilmekten kurtulmuş.Rivayet de olsa olay başlangıçta ürperti verici; ama adaletin doğru Zindan odası
şekilde tesis edilmesi bakımından önemli… Batı’ya da güzel bir örnek.
Fatih Kanunnamesi,
Üç kısımdan teşekkül eden Kanunname’nin birinci kısmında kadıların mertebelerine yer verilmiştir. Nizâm-ı âlem için kardeş katli meselesi de bu Kanunname içindedir. İlgili madde;
‘‘Ve her kimseye evlâdımdan saltanat müyesser ola, karındaşların Nizâm-ı Âlem için katl eylemek münasiptir. Ekser ûlema dahi tecviz etmiştir. Anınla amil olalar.’’ şeklindedir.