reklam
reklam

AŞKIN GÖZÜ -2

Köşe Yazarı: NEJLA BİLGİN   Eklenme Tarihi: 14 Aralık 2019, Cumartesi - 12:10   Okunma Sayısı: 38606


Dedemin kadın misafiri gidince dedem fenalaştı, zili öyle bir çalıyor ki yengemler İle annem benim arkamdan merdivenleri ikişer atlayıp bahçeye gittik. Dedem yakasını, bağrını açmış, hem elimde ninemin İpek yelpazesi ile kendini havalandırıyor, hemde dövünüp ağlıyor. 
"Gitti benim sırma saçlı, selvi boylu sarı şekerim, ben daha hatun ölünce onunla evlenecektim, şimdi ben nerelere sığayım, sen nasıl ölürsün, Kara toprağa nasıl girersin!" diye dedem ağlıyor. Ben şaşkınım ve ne diyeceğimi bilmiyorum, annem dil altı hapını getirip dilinin altına koyup sakinleşmesini sağlıyor, diğerleri onun etrafında pervane oluyor. Bu sırada ninem vakur haliyle merdivenlerden bastonu İle tık, tık, ses çıkararak geliyor ve dedemin yanına oturuyor. 

Dedem ona sanki erkek arkadaşıyla konuşur gibi "ölmüş benim sırma saçlım!" Diyor,
Ninem gayet sakin "O tuhafiyeci Kadın geldi gene değil mi? Sana haber getirdi gene, son haberi getirsin inşallah diye dua etmiştim yukarıdan onu görünce. Şükür Rabbime benden önce öldü şırfıntı." Dedem, nineme kızıyor ölmüş kadının ardından kötü söz söylüyor diye ve iki ay nineme küsüyor. Alt katta misafir yatak odasında yatıp üst kata çıkmıyor. Evde herkes dedemin sevdalısının ardından yas tuttuğunun farkında.

Ninem söylenip duruyor "kaç yaşına geldi, baston İle dolaşıyor hala o çocukluk aşkının derdinde, ben ona yetmiş senemi verdim, beni o kadın kadar sevmedi, ben biliyordum onun Ne düşündüğünü bak ben ölünce onunla evlenecekmiş. Yedi evlat kırk torun var, çocuklardan bile utanmıyor!" diye söyleniyor devamlı.

O yaşımda dedemi ve yaşadıklarını ilk defa öğreniyorum ve dedeme yakın durup Ne yaşadığını öğrenmeye çalışıyorum. Meğer dedem sevdiği kıza bir ipek mendil dolusu akide şekeri göndermiş, kızda ona bir kase gül reçeli göndermiş. Tüm ilişki bu, dedem ona uzaktan aşık olmuş, sonra dedemi annesi kendi istediği kızla evlendirmiş, dedemde o kızın ailesi ecnebi bize uymaz diye aşık olduğunu söyleyememiş bile.

Bende o sıralar sınıf arkadaşım İle sevgili gibiyiz. Gibiyiz çünkü bizde buluşup konuşamıyoruz, okulda iki çift lafı zor ediyoruz. Kızın ailesi duyarsa kızı okuldan alırlar diye korkuyoruz. Kızların tümü birbirine hafiye gibi, kime kızar, kimi kıskanırlarsa gidip kızların analarına kızın kiminle konuştuğunu gammazlıyorlar. İkimizin evinde de telefon var fakat o telefonlar konuşmak için değil, haberleşmek için kullanılıyor. Bazen belli saatlerde arıyoruz birbirimizi sadece sesimizi dinleyip kapatıyoruz.
Kızın abisi telefon idaresinde çalışıyor nasıl anladıysa sessiz telefonların bizim evden geldiğini anlamış. Kızı o yaz halasına başka memlekete gönderdiler.

Bizim evi arayamayan kız arkadaşım,  bakkalı arıyor ve bakkalın kızı İle aynı sınıftayız onun vasıtasıyla birbirimizden haber alıyoruz. Bakkalın çırağı durumun farkında ve bana da okuyorum diye gıcık herhalde.  Birgün bizim eve siparişleri getirdiğinde beni görünce "seni Ragıp abinin kız kardeşi Mine aradı" dedi. Evde kızılca kıyamet koptu, "adım çıkacak, okul hayatım bitecek ve bir baltaya sap olamayacağım" söylendi. 
Yengem laf arasında Ragıp abinin eşine durumu çıtlatmış. Mine lise boyunca halasının yanında okudu ve bir daha mahalleye gelmedi. Lise bitince de nişanlamışlar, eli kolu altın dolu geldi.

Dedemin aşk hikayesi gibi benim hikayemde yaşanmadan böylece sonlandı. Gözün kör olsun bakkal Halil'in çırağı  Aşık diye çok beddua ettim bende.


reklam

MOBİL UYGULAMAMIZ

HABER ARŞİVİ


Yeşim Demir'le Rüya Yorumu


KÖŞE YAZARLARI

reklam
reklam