reklam
reklam

AYDA BİR BABASI (I)

Köşe Yazarı: NEJLA BİLGİN   Eklenme Tarihi: 19 Kasım 2019, Salı - 10:38   Okunma Sayısı: 43404

Herşeyden çok sevdiğini söylediği takımının mağazasında rastladım ona. Ben takım tutmam fakat kuşlara karşı özel bir ilgim var benim.  O sene, o takım özel takılar tasarlamıştı sınırlı sayıda. Bende bu özel takılardan almak için oradaydım.

İ
ki çocuğu vardı yanında bir kız, bir de erkek. Belli ki çocukların benim gibi takım İle çok fazla ilgisi yoktu. Adeta zorluyordu kendi beğendiği takım taraftarı giysileri almak için çocuklarını. "Herşeyden çok seviyorum takımımı",  lafı bana çok ilginç geldi.
Önce dedeleri sandım sonra baba deyince çocuklar anladım ki ikinci bahar evladıydı onlar. Kız bir ara annesini telefonla aradı ve babasını şikayet etti. Benden tarafa gelmiş ve babasının duymayacağı şekilde konuşmuştu. 
"Gene kendi istediklerini almak için zorluyor kardeşimi bana gücü yetmiyor.  Ayda bir görüyor bizi hiç özlemiş gibi davranmıyor, sarılmadı bile bize, anne istediklerimiz de almıyor, parası yokmuş güya",
Anne ne diyor duyamıyordum fakat bu kadarı bana yetmişti. Anlamıştım parçalanmış aile çocuklarıydılar.
Bu sırada babanın telefonunun zili çaldı. Cebinden çıkardığı telefona bakınca arayan numaradan hoşnut olmadığını belli eder şekilde dudaklarını gerdi ve gözlerini yukarı kaldırdı.  Cevap vermedi telefona ve kıyafetlere bakmaya devam etti. Bir kez daha çaldı telefonun zili, telefonu açmak zorunda hissetti kendisini.

"Efendim oğlum",  derken sesi sanki kuyudan çıkar gibi derin ve endişeliydi. Karşı taraf hatır sormadan konuşmaya başlamış olmalıydı. Para istiyordu belli ki. Parasının olmadığını söyledi kısık sesle. Sustu uzun, uzun dinledi karşı tarafı ve telefonu kapattı.

İ
şim bitmişti biraz da canım sıkılmıştı kahve içmek için yiyecek katına çıktım. Aradan beş dakika geçmeden baba ve iki yavrusu karşıdaki ucuz hızlı yiyecek satan yere geldiler. Çocukların yüzü asık ve mutsuzdu, babanın ise endişeli ifade yüzüne yansımıştı. Tepsi İle yağlı patates kızartmasını ve diğer yiyecekleri o sağlıksız sıvı içeçeklerle çocukların önlerine koydu. Kendine birşey almamıştı ve çocukların patateslerinden çöpleniyordu.
Hiç konuşmadan yediler, içtiler ve gittiler.

Onların ardından uzun süre baktım. Sanki zoraki bakıcı gibiydi baba ve çocuklarla olmaktan keyif almadığı belliydi. Hatta çocukların dilinden anlamadığı da belliydi. 
Üstündeki kıyafet ucuz görünümlü ve bakımsızdı. Birkaç gündür traş olmamış yüzünde kıllar beyaz, saçı ise kömür karası boya İle boyanmıştı. Ellili yaşların içindeydi, gençlik geride kalmış ve saçlarından gençliği yakalama derdindeydi belkide. Çok zayıftı ve iyi beslenmediği  veya bunalımda olduğu kanısı veriyordu bu görünümü.

 

reklam

MOBİL UYGULAMAMIZ

HABER ARŞİVİ


Yeşim Demir'le Rüya Yorumu


KÖŞE YAZARLARI

reklam
reklam