reklam
reklam

13 Mart 1992 Erzincan Depremi (II)

Köşe Yazarı: GAMZE YILMAZ   Eklenme Tarihi: 18 Mart 2019, Pazartesi - 10:15   Okunma Sayısı: 96355

Erzincan’daki 1939’da gerçekleşen deprem hiç kuşku yok ki unutulmayacaktır. Bu depremden umut dolu bir hikayeyi sizlerle paylaşacağız; 27 Aralık 1939'da, Erzincan'da 7,2 büyüklüğünde bir deprem yaşanır. Deprem aralık ayında gerçekleştiği için ısınmak için kullanılan sobaların ve mangalların devrilmesi sebebiyle yangınlar çıkar ve kış şartlarında dış dünyayla bağlantısı kesilen Erzincan'da can pazarı yaşanır. Hem kış şartları hem de iletişim ağlarının kopması sebebiyle bu zorla coğrafyaya gerektiği gibi yardımlar vaktinde gönderilemez. Üstelik evlerin çoğu kerpiçten yapıldığı ve fazla destekli yapılmadığı için yıkılır. Şehirde neredeyse ayakta kalan hiçbir yapı yokken; cezaevi binası da ağır hasar görmüştür. Mahkûmlar açıkta kalır. O mahkûmlar ki; adam öldürme, gasp, hırsızlık, kaçakçılık gibi sabıkalardan ceza alanları vardır. Dolayısıyla; güven duygusu da azdır mahkûmlara. Dönemin Erzincan Cumhuriyet Savcısı İzzet Akçal, mahkûmları toplar ve onlara şu tarihi cümleleri söyler; “Sizi şimdi kurtarma çalışmalarında görev almak üzere serbest bırakacağım. Aranızda civar köylerden olanlar varsa iki günlüğüne köylerine gidip, ailelerini görebilirler. Ancak bir koşulum var; hiçbiriniz kaçmayacaksınız. Canla başla çalışacaksınız. İşimiz bitince cezaevine döneceksiniz” Mahkûmlar; her sabah depremin yaralarını sarmak için çıkar ve akşam tekrar dönerler. Deprem bölgesine özel bir trenle hareket eden Cumhurbaşkanı İsmet İnönü deprem bölgesini dolaşmakladır. Erzincan yakınlarındaki köyde bir mahkûm trene binmek ister. Muhafızlar mahkûmu trene bindirmezler, bu sırada çıkan kargaşa sebebiyle İnönü olay yerine gelir. Mahkûm İnönü’ye yaklaşarak: “Efendim, ben Savcı Bey’e kaçmama sözü verdim. Erzincan’a dönüp, kurtarma çalışmalarına katılmak istiyorum. Beni de trene alın” demiştir. İnönü olaydan etkilenir ve mahkûmu trene alır. Dördüncü Umumi Müfettişlik çektiği telgrafta, mahkumların bin kişiyi kurtardığını yazar. Mahkûmların bu iyi niyeti ve fedakârlığı dolayısıyla TBMM'ye bir kanun teklifi verilir. Bu, özel bir af kanununu içerir. Görüşmeler sırasında Erzincan Milletvekili Abdülhak Fırat şöyle der: “Biliyorsunuz ki, bu insanlar hakikaten hayatlarında bazı günahlar işlemiş, hatta can acıtmışlardır, fakat buna mukabil yüzlerce can kurtarmak suretiyle yararlıklar ve fedakârlıklar, ahlâkî birçok vasıflar da göstermişlerdir” 26 Nisan 1940'da özel af kanunu Resmi Gazete'de yayımlanır ve yürürlüğe girer. Bu af kanununa göre aralarında adam öldürme, hırsızlık, gasp, kız kaçırmaya teşebbüs, tütün kaçakçılığı gibi suçları bulunan 241 mahkûmun, mahkûmiyet sürelerinin beşte dördü affedilir. İnsanların hata yapmaya meyilli olduğu, tecrübelerle öğrendikleri ve yaptıkları hatalardan ders çıkararak geliştikleri unutulmamalıdır. Hatalı ve kabahatli olan mahkumların şans verdirdiğinde güzel işler yapabildiklerine dair özel bir öyküdür. Bu vesileyle tüm deprem şehitlerimizi rahmetle ve saygıyla anıyoruz.

reklam

MOBİL UYGULAMAMIZ

HABER ARŞİVİ


Yeşim Demir'le Rüya Yorumu


KÖŞE YAZARLARI

reklam
reklam