reklam
reklam

Güzel bir günün özlemi

Köşe Yazarı: BAŞAK ERTEKİN   Eklenme Tarihi: 14 Şubat 2019, Perşembe - 11:18   Okunma Sayısı: 176853

Boğaz'ın serin sularında dumanını tüttüren ve suları yara yara giden vapurumuza martılar bağırışlarıyla eşlik ediyorlardı. Çocuklu bir aile ağlayan çocuklarını susturmak için simit almış, martılara atarak çocuğun dikkatini çekmeye çalışıyordu.

Mattılar yemi havada yakalasa da çocuk bağırıyor, yem denize düşse de çocuk bağırıyordu. Her zaman olduğu gibi bir kişi de yine yüksek sesle telefon görüşmesi yapıyordu.

Karaköy iskelesinde indim. Şubat ayında olmamıza rağmen güneşli fakat hafif esintili bir hava vardı. Atkımı sardım, yürümeye başladım. İskeleyi geçer geçmez denize atılmış plastik maddeler, pazar saldığı, şişe, kâğıt ve işe yaramayacak bir sürü malzemeyi daha doğrusu çöpü denize atmışlar. Resimlerini çektim. Yürümeye devam ettim. Galata Köprüsü'nün ayağına geldiğimde daha da çok çöp görmeye başladım.

Tünelden İstiklâl Caddesi'ne çıktım. İndiğim zaman pırıl pırıl bir caddeyle karşılaştım. İki veya üç saat sonra bu manzarayı görmek pek de mümkün olmayacaktır.  Sigara izmaritleri, tükürükler ve kâğıt parçaları cadde üzerinde yerlerini alacaklardır.

Ara sokaklar, temizleme tozları ve arazözlerde yıkanıyor. Kediler, sabah Güneş'inin ısıtıcı etkisini vücutlarında hissetmek için uzanmışlar. Cadde, adeta parsellenmiş. Kedilere yiyecek getiren hanımlar Sevgi'yle ve şefkatle onları okşuyor ve yiyeceklerini veriyorlar. Dertlerini anlatamayan bu sevimli yaratıklara karşı gaddarca veya haince davranan insan azmanlarını getirip göstermek gerekir.

Şurada bir turist grubu var. Ellerinde İstanbul şehir planı... Benim gibi erkenden yola düşmüşler. Özellikleri binaların mimari tasarımlarıyla çok ilgileniyorlar. Daha önceki gelişlerimde de görmüştüm, Koreli, Japon ve Çinliler teknolojide çok ileri seviyede olmalarına rağmen tünelin içindeki tramvayın resimlerini çekiyorlar. Yerdeki halatlar, zil sesi, daracık raylar onlar için çok ilgi çekici. Hatta tünel çıkışında duran bir tramvayın da altına eğilerek taşıyıcı sistemin resimlerini dahi çekiyorlardı.

İstanbul kitabevinin önündeyim. Erken saatte olmasına rağmen kitap bakan nice insanı içeride gördüm. Bravo hepsine! Hiçbir şeye karışmak istemeyen ben gazeteci olmanın bilinciyle yine hislerimi sizlerle paylaşmak durumunda kaldım.

Haftaya farklı başlamış oldum. Bir başka gün Sarayburnu'nda ve Gülhane parkındaki ağaçların altında yürümek istiyorum. Kuş sesleri, İstanbul'da gürültülerin içinde yaşayan bizlere İstanbul dışında bir sessizlik ve nostalji sunacaktır. Sizlere iyi haftalar diliyorum.

 

 

reklam

MOBİL UYGULAMAMIZ

HABER ARŞİVİ


Yeşim Demir'le Rüya Yorumu


KÖŞE YAZARLARI

reklam
reklam