reklam
reklam

İSTANBUL KARA TESLİM OLURSA

Köşe Yazarı: NEJLA BİLGİN   Eklenme Tarihi: 17 Ocak 2019, Perşembe - 09:46   Okunma Sayısı: 26981


İstanbul kar İle sınavını  4-14 Mart 1987 senesinde vermişti veya verememişti. Sabah işe gitmek için evden çıkmış Çapa Kanmerkezi durağında işyerimin servisi İle işyerine yoğun kar yağışı altında çok zor ulaşmıştım. Tipi şeklinde kar vardı ve kısa sürede şehri bembeyaz bir örtüye boyadı. Ben uzaktan işyerine gitmeme rağmen yakında ikamet edenler işe gelememişti. Bir süre sonra elektrik ve telefon kesildi, işyeri dağbaşı konumuna geldi. Kar fırtınası şehirde hayatı uzun süre durdurdu.

Şimdi de eve nasıl gideceğim diye düşünmeye başladım keza kar tüm şiddetiyle yağıyordu. Akşam üzeri servis işe gelenleri bırakmak için kar yağışında yola çıktı, normal koşullarda bir saat süren yol, yolda kalanlar ve trafik yoğunluğu sebebiyle tam sekiz saat sürdü, gece yarısı olmuştu ve servis beni kapıya kadar bıraktı.
Şimdiki gibi cep telefonu olmadığı için haberleşme de yoktu, üstelik normal telefonlar da kesikti. Servis İle eve ulaşmaya çalışan birkaç kişi ve şoförde ayrı bir telaş, evlerimizde ise bizim için endişelenen ailelerimiz için ayrı bir endişe oluşmuştu.

Gece boyunca yağan kar metrelerce birikmiş İstanbul kar esaretine maruz kalmış üç gün evden çıkamamış işe gidememiştim. Yaklaşık iki hafta kadar erimeyen kar, kardan dağlar oluşturmuş ara sokaklar araç giremez konuma gelmişti. Asfalttan bir metre yukarıda sertleşen buz kütlesi üzerinden ara sokaklarda usta sürücüler araç kullanmaya çalışmıştı. Bahçe duvarlarının kenarına yürüme yolu duvar boyunca açılmış kendimizi Eskimolar gibi kardan duvar  aralarından yürürken bulmuştuk. 

Benim İstanbul'da hatırladığım en taze ciddi kar mahrumiyetim bu olmuş hafızamda canlı anılarla çok net kalmıştı.

Bugünlerde yağan kar sanki bir varmış bir yokmuş misali.
Ne olacak şu İstanbul'un karlı halleri. Kar ne zaman eriyecek. Sokaklar dağ gibi kar dolu. Arabalar kardan gözükmüyor. Metro sabaha kadar çalışıyormuş fakat herkes metro duraklarına yakın yerde yaşamıyor ki.

Her kar yağdığında aynı şaşkınlığı yaşıyoruz. Sanki kırk yılda bir kar yağıyor gibi hazırlıksız yakalanıyoruz. Araçlar kışa hazırlıklı değil, ara sokaklar da yaradana emanet. Doğuda aylarca kar altında kalan kentler ne yapıyor abaca? Hayat onlarda da bu kadar duruyor mu? 

Yağmur yağar sel olur, kar yağar mahsur kalırsın. Acaba İstanbul yazlık bir kentte kış baskın mı yapıyor ? 

Herkes daha zor koşullardan bu kente göçmen geldi de o sebeple mi her duruma alışkın acaba diye düşünmeden duramıyor insan.
Peki Avrupa'da uzun kış yaşayan kentler ne yapıyor bu durumda ?

Kendim sorup kendim cevaplayacağım soruları düşünmenin de bir yararı yok. En iyisi ben bahçeye inip kardan kadın yapayım da nasıl bir heykeltıraşım görsünler. 

reklam

MOBİL UYGULAMAMIZ

HABER ARŞİVİ


Yeşim Demir'le Rüya Yorumu


KÖŞE YAZARLARI

reklam
reklam