reklam
reklam

“Esersiz Şair”

Köşe Yazarı: BAŞAK ERTEKİN   Eklenme Tarihi: 1 Kasım 2018, Perşembe - 10:09   Okunma Sayısı: 244418

Türk Edebiyat Tarihi’nin önemli isimlerinden biri olan Yahya Kemal Beyatlı; kuvvetli üslubu ve usta söz sanatçılığı ile akıllara kazınmıştır. Divan Edebiyatı ve aruz veznini hiçbir zaman terk etmemiştir. Yaşamı boyunca evlenmeyen Beyatlı;  hiçbir zaman kitap yayımlamamıştır. En çok eleştiriyi de bu konuda almıştır. Görüşlerine muhalif olan kesim tarafından “Esersiz Şair” olarak nitelendirilmiştir.

 

  Sessiz Gemi

  Artık demir almak günü gelmişse zamandan,

  Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan.

  Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol;

  Sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol.

  Rıhtımda kalanlar bu seyahatten elemli,

  Günlerce siyah ufka bakar gözleri nemli.

  Biçare gönüller! Ne giden son gemidir bu!

  Hicranlı hayatın ne de son matemidir bu!

  Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler;

  Bilmez ki giden sevgililer dönmeyecekler.

  Birçok gidenin her biri memnun ki yerinden,

  Birçok seneler geçti; dönen yok seferinden.

 

Yahya Kemal’in en sevdiğim şiiridir Sessiz Gemi. Ölümü bu kadar güzel kim anlatabilir ki. Türk ve Dünya Edebiyatı’nın bir çok önemli şairinde ölüm  konusunu görmek mümkündür. Fakat Yahya Kemal diğer şairlerden farklı olarak ölüm konusuna şiir ile anlatarak yeni bir anam katmış  ve ölümü adeta güzelleştirmiştir.

A.H. Tanpınar, hocası Yahya Kemal için, '' O, ölüm düşüncesinin kovaladığı adamdı.'' demiştir.  Şairin bu temada bu kadar başarılı olması ve mükemmel şiir yazmasını bir noktada doğal karşılamak gerekir. Çünkü, annesi Nakiye Hanım'ı küçük yaşta kaybeder ve bu olayın tesirini ömür boyu üzerinden atamaz. Şair, ölümü kurtuluş olmayan bir kader olarak nitelediği için, ölmekten çok ''yaşayıp köhnemekten'' şikayetçidir. Ölümünden önceki son günlerinde  söylediği sözler belirtir;


''Ölmek kaderde var, yaşayıp köhnemek hazin

Bir çare yok mudur buna yâ Rabbelâlemîn.''


mısraları ve:


''Ölmek değildir ömrümüzün en feci işi

Müşkül budur ki ölmeden evvel ölür kişi.''


mısraları, onun ölüm ve ölümden ziyade asıl memnun olmadığı yaşlılık karşısındaki tavrının net ifadesidir.


Geçiş adlı şiirinde:

''Hiç şaşmayan saat gibi işler durur kader,

Bir gün saat çalar ... Çok uzaktan gelir haber.'' der.


Şair: Sessiz Gemi, Sonbahar, Eylül Sonu ve Yol Düşüncesi'' gibi şiirlerinde ölüm düşüncesine kendisini gittikçe alıştırdığını, ölüm düşüncesinin onda gittikçe derinleşen duygularla zenginleştiğini ve yeni anlamlar kazandığını görürüz. 

Aynı zamanda Yahya Kemal, ölümü , ''rindlerin uykusu''  olarak da niteler. Rind: Dünyaya, ukbaya, cennete, cehenneme, ikbale idbare metelik vermeyen, her şeye omuz silken, keyf ve meclis ehli bir tiptir. Rindlik; sıradan bir sarhoşluk veya berduşluk değil, arkasında büyük bir hayat felsefesi yatan bir tavır veya anlayıştır. Rindlik, herkesin harcı değil biraz da fıtrat(yapı) işidir.

  
   Rindlerin Uykusu

  Hafız'ın kabri olan bahçede bir gül varmış;

  Yeniden her gün açarmış kanayan rengiyle.

  Gece; bülbül ağaran vakte kadar ağlarmış

  Eski Şiraz'ı hayal ettiren ahengiyle.

 

  Ölüm asude bahar ülkesidir bir rinde;

  Gönlü her yerde buhurdan gibi yıllarca tüter.

  Ve serin serviler altında kalan kabrinde

  Her seher bir gül açar;her gece bir bülbül öter.

Bu mısralarında da ölümün bir Rind için ne anlama geldiğine değinir şair. Tabi bu konu sadece Yahya Kemal için değil bütün insanlığı ilgilendiren derin ve önemli bir meseledir. İslam inancında ölüm ayrılık değil bir kavuşma, lezzetlerin son bulması değil gerçek lezzetler için bir başlangıçtır aslında…
Ölümünün 60. Yılında Yahya Kemal Beyatlı’yı sevgi ve saygıyla anıyoruz..

reklam

MOBİL UYGULAMAMIZ

HABER ARŞİVİ


Yeşim Demir'le Rüya Yorumu


KÖŞE YAZARLARI

reklam
reklam