reklam
reklam

SAVUN-MA…

Köşe Yazarı: SONNUR ADA   Eklenme Tarihi: 17 Ekim 2018, Çarşamba - 09:45   Okunma Sayısı: 164251

Sürekli kendimi savunma duygusu yaşıyorum. Öyle böyle değil… Örneğin direkt bana yöneltilmese de iş ortamında bir sorun konuşulunca, bunda benim payımın olmadığını kanıtlamak, göstermek istiyorum.

Hayır, bu inanılmaz yorucu benim için. Çok fazla savunmada kalınca sanki bir kamyon yük taşımış gibi hissediyorum günün sonunda kendimi.

Dilime yansıyor tabii bu, ikna etmek istiyorum herkesi. İkna olmayanları da suçluyorum. Dilim savunmadan suçlamaya geçiyor hızlıca.

Böyle durumlarda en çok dikkatimi çeken bende oluşan duyguyu kontrol etmekte zorlanmam. Soru sorulduğunda da aynı şey oluyor. Sanki bana hesap soruluyormuş gibi geliyor.

Geçenlerde iş yerinde benim masamda bulunan kağıt makasını sordu bir arkadaşım ilk reaksiyonum, “ne zamandır kullanmadım, ben nereden bileyim…” oldu.

Arkadaşım yüzüme baktı şaşkınlıkla, “yok, sadece gördün mü diye sordum…” dedi.

Çok doğru, bana makası görüp görmediğimi sordu. İki cevap var burada; “evet gördüm”, “hayır görmedim”. Ben oraya gelmiyorum, algıladığım şey makasın kaybolmasından beni sorumlu tuttukları şeklinde. Benim yanlışım burada başlıyor sanırım.

Annem geçen hafta cumartesi günü bana, pazar evde miyim programım var mı?, diye sordu. Bendeki ilk tepki, “bir pazarım var anne, onun da hesabını mı vereceğim…”

Annem alışkın ama bıkkın bir yüzle, “kızım teyzenler kahvaltıya gelecek. Sen evde misin diye sordular, ben de onlara cevap vermek için sana soruyorum.” dedi.

Anlayacağınız çoğu zaman çevreme karşı savunmada kalma duygusu beni inanılmaz yoruyor.

Son zamanlarda kendimin farkına varıyorum. “Yetersizlik duygusu ile savunmada kalma halimiz” diye bir yazınızı okumuştum. Oradan yola çıkarak kendimi yetersiz bulduğum alanlarda daha çok savunmada kaldığımı gözlemledim. Zaman içinde, sizin dediğiniz gibi, kendimi savunabilmek için nedenler üretmeye başlıyorum. Uzun zamandır böyle olunca savunma dili benim ana konuşma dilim haline geldi.

                                             

                                                                      *

Savunma dili kendi başına monolog üretmeye eğilimlidir. Bizi karşımızdaki kişiden gelen mesajı anlamaktan uzaklaştırır. Bize sorulan soru sorguya, bizden istenen bilgi suçlamaya evrilir. Sürekli kendimizi koruma halinde olmak gibi bir şey savunma dilinde kilitlenip kalmak. Sonsuz gerekçe ve neden bulmamız gerekiyor savunma dilinde kalmak için. Bu da bizi iletişimde oyalayan, yüzeyselleştiren bir sürece iter.

Savunma dili bizim olay, durum ve kişilerle kuracağımız bağın kilitlenmesine neden olur. Yani analiz etmeden kendi kendimizi gönüllü kalıplara sokma halimizi yansıtır.

Anlama ve anlaşılma odaklı iletişim, sağlıklı bir yol açar birbirimize ulaşmak için. Bu ulaşıma engel olan savunma dilinden uzak olmanız dileğiyle.

 

İLETİŞİM UZMANI:[email protected]

 

 

reklam

MOBİL UYGULAMAMIZ

HABER ARŞİVİ


Yeşim Demir'le Rüya Yorumu


KÖŞE YAZARLARI

reklam
reklam