reklam
reklam

"Golden Horn Antika Festivali"

Eklenme Tarihi: 8 Temmuz 2017, Cumartesi - 15:00   Okunma Sayısı: 160583

İSTANBUL-Tarihi Sirgeci Garı; İstanbul’un Avrupa’ya açılan kapısı Sirkeci Gar’ının temeli 11 Şubat 1888 günü büyük bir törenle atılmış. 03 Kasım 1890’da hizmete açılan görkemli gar binasının mimarı Alman mimar ve mühendis A.Jasmund’dur. Berlin Üniversitesi mezunu olan Jasmund şark mimarisi konusunda incelemeler yapmak üzere İstanbul’a gelmiş, Sultan II.Abdülhamit’in güvenini kazanarak sarayın danışman mimarı olmuştur.
 
Jasmund, gar binasının projesi hazırlanırken özellikle bir nokta üzerinde durmuştu. İstanbul, Batı’nın bitip Doğu’nun başladığı yerdi. Birbaşka deyişle Doğu ile Batı’nın birleştiği noktaydı. Bu nedenle bina oryantalist bir üslupla hayata geçirilmeli, bölgesel ve ulusal biçim kalıplarına yer verilmeliydi. Bu üslubu yansıtmak için cephelerde tuğla bantlar kullanıldı. Sivri kemerli pencereler, ortaya ise Selçuklu dönemi taş kapılarını anımsatan geniş bir giriş kapısı yaptı. Vitraylar bu uslubu tamamlıyordu.
 Şimdilerde bu tarihi Sirgeci Garı, güzel bir festival ev sahipliği yapıyor. 
 Tarihi Sirkeci Garı’nda antikacıların festivalini gezen bir arkadaşımdan festival etkinliğini duyar duymaz soluğu ben de orada aldım. Her insanın hayatında belli bir kısmında antika ile ilgili bir dönemi ya da anısı olmuştur. Çocukluk yıllarımızda büyüklerimizden kalan eşyaları hatıra olsun diye sakladığımız da olmuştur. Bir yakınımızdan bize kalan tarihi bir eseri gözümüz gibi baktığımız da olmuştur. 
Gar içinde oluşturulan özel bölümdeki yaklaşık 200 stantta, eski radyo, televizyon, oyuncaklar, gözlük, plak, fotoğraf makinesi ve birçok ev eşyası ve düşünebileceğimiz A’dan Z’ye antika eşyalar Tarihi  Sirkeci Garı’ndaki festival alanını ziyaret eden nostalji meraklılarının beğenisine sunuldu.
İnsan oğlunun her zaman severek yaptığı bir hobisi olmuştur. Bunlardan bazıları tutkuyla yapılır. Geçmişe olan özleminden mi? anılara olan merakından mı? bilinmez insanoğlu her zaman eski eşyalara anılarından dolayı duygusal bir bağla bağlanır ve biriktirmeye başlar. Çoğu zamanla merakla başlanan bu hobiler bir tutku halini alır.  İşte antikacılık da böyle bir tutkudur. Benim de antika olmasa da zaman zaman biriktirdiklerim oldu. Hatta rahmetli babamın bir kaç özel eşyasını özenle saklarım hala. 
Festival alanına gittiğimde akşam iş çıkışı saati olmasına rağmen ilgi hayli büyüktü. Standları ağır ağır gezerken tarihe tanıklık etmiş bir sürü eski ve nostaljik eşyaların her birini ayrı ayrı incelemek izledim. 
Biraz ilerlediğimde bir salondan yüksek ses geldiğini duyduğumda oraya yöneldim. Burası mezat yapılan bir salondu. İçeriye girdiğimde bir beyefendi elindeki antika eşyaları belirlediği bedel ile antika meraklılarının beğenisine sunarak satışını gerçekleştiriyordu. Büyük bir hayranlıkla izlediğim antika festivalini gezerken her bir eşyanın ne anılar taşıdığını ve geçmişte kimler için değerli olduğunu düşündüğümde o yıllara uzandı hafızam. 
Bu antika festivalinin önemli bir yanı daha vardı. Engelsiz Yaşam Federasyonu (EYAF) tarafından Türkiye genelindeki engelliler yararına tertip edildiğini öğrendiğimde bir kez daha mutlu oldum. 
200’ e yakın stantta tabiri caizse derde devadan başka her şey vardı. Festival alanında geçmişe ait, sahiplerinin yaşanmışlıkları üzerine sinmiş,  mazinin izlerini ve eski sahiplerinin hatıralarını barındıran hemen her şeyi bulmak mümkün.
10 Temmuz’a kadar sürecek olan festivali en kısa zamanda gezip görmenizi tavsiye ederim.

Editör: EMİNE KALYON

reklam alanı

YORUMUNUZU BIRAKABİLİRSİNİZ

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.

MOBİL UYGULAMAMIZ

HABER ARŞİVİ


Yeşim Demir'le Rüya Yorumu


KÖŞE YAZARLARI

reklam
reklam