İSTANBUL-İş yerimiz, Çengelköy Prof. Dr. Beynun Akyavaş Caddesi üzerinde yol kenarında ve bu cadde Çengelköy’e inen biraz rampa bir cadde olduğu için her gün defalarca hızla geçen araçların fren sesleri ile yerimizden irkiliyoruz korku içinde. Buradan geçen toplu taşıma araçları olsun özel araçlar olsun her ne hikmetse kendilerini sanırım hız pistinde sanıyorlar galiba araçlara bindiğimizde yerimize oturana kadar sendeliyoruz eğer ki dikkatli tutunmazsak bindikten hemen sonra otobüsün hızla hareket etmesi üzerine bir anda kendinizi  orta bölüme doğru fırlar vaziyette buluyorsunuz. 
Bir de yeni yetmeler var ki hiç sormayın. Tahminimce 2- 3 arkadaş birleşip bir otomobil kiralıyorlar. Geçiyorlar direksiyona  bir de müzik son ses açıldı mı diyecek yok keyiflerine. Araçların egzozlarını bağırta bağırta son sürat turluyorlar caddede. Defalarca dışardan gelen sesle cama fırlıyoruz ‘’yine mi bir şey oldu’’ diye. Yetkilerin bu çocukları bir an önce bir şekilde uyarıp bu tutumlarından vazgeçirmeleri gerekmektedir. Her an bir kazaya sebebiyet verip hem kendi hem de başkalarının canlarına mal olabilirler.
Caddemize durağın biraz alt kısmına da bir trafik lambası konulması en azından araçların hızlarını bir süreliğine kesecektir ve bu cadde zıpırlarını bu eğlencelerinden vazgeçirecektir. 
Burada olduğumuz sürece değişik çaplarda bir sürü kazaya şahit olduk. Yine bu gün dışardan gelen büyük bir gürültü ile cama fırladığımız da yukardan gelen bir otomobilin aşağıdan gelen ve dönmek üzere olan bir araca hızla çarptığını gördük. Sanırım yukardan gelen araç çok hızlı idi ve duramadığı için çarpmış ve ön tarafta olan oğlu başını cama vurmuş ve vurmanın etkisiyle cam çatlamıştı. Baba oğul araçta ön koltukta idiler ve çocuğun emniyet kemeri takılı olmadığı için hızla cama çarpmış ve alnı yarılmış üstelik de burnu kanıyordu. Burada emniyet kemerinin ve de küçük çocukların ön koltukta olmamalarının önemini bir kez daha anlaşmış olduk. Diğer sürücü bir bayandı ve çarpmanın etkisiyle şoka girmiş diğer arabada ki çocuğun durumunu merak ediyordu korku içinde. İş yerimizde olayı duyar duymaz yanlarına koştuk ve 112 ambulansa haber verdik ama ne yazık ki yarım saat geçti ne gelen vardı ne de giden. Baba yaralı ve korkmuş olan oğlunu hemen hastaneye götürmüştü ama yine de olay yerinde durum nedir diye bir ambulans gelebilirdi. Yetkililerin böylesine önemli bir konuda da ne kadar rahat ve gevşek olduklarını bir kez daha görmüş olduk. 
Daha sonradan olay yerine gelen polis memurlarına bu caddede küçük yaştaki gençlerin araçlarla hız yaptıklarını ve bir çok kişiyi tehlikeye soktuklarını bir kez daha hatırlattığımda, gelen şikayetlerde 88 lira para cezası kesip salıveriyorlar ayrıca 
 ‘’sokak sokak araba peşinde mi koşacağız?’’ Cevabını aldım.  Polis memuru beyefendinin çok meşgul olduğunu unutup ben de densizlik ettim. Demek ki bu sokak için uyarılarımızın dikkate alınması için illaki birisin ölmesi gerekli.   
Neyse ki bu ufak bir şekilde atlatılmış bir kaza olsun ve bir daha yaşanmasın. 
Trafikte kendimizden önce karşı taraftaki sürücülerin nasıl bir şoför olduğunu bilmediğimiz için bizler iki kat daha dikkat ederek araç kullanmalıyız. Trafikte en önemli bir unsurda hız kurallarına uymak ve emniyet kemerlerinin hangi mesafeye kadar olursa olsun araca binilir binilmez hemen takmak ve yakınlarımıza takmaları için uyarılarda bulunmak.
Üsküdar Belediyemizden ve karayollarından caddemiz için en kısa zaman da uyarı ve hız limiti levhaları asılması, belli aralıklarla caddeye setler yapılması ve bir trafik lamba takılması en büyük arzumuz. 
Havaların ısındığı bu güzel yaz günlerinde yaya ya da araçla herkesin sokakta olduğunu düşündüğümden kazasız günler dilerim hepimize.