reklam
reklam

Hayata tutunmaya çalışan kader mahkumları

Eklenme Tarihi: 1 Mayıs 2017, Pazartesi - 11:00   Okunma Sayısı: 151142


İSTANBUL

 Türkiye'de de tıpkı diğer ülkelerde olduğu gibi iki çeşit cezaevi bulunmaktadır.  Bunlar tutuklu ve hükümlü cezaevleridir. Ancak birçok cezaevinde tutuklu ve hükümlüler bir arada barındırılmaktadır. Bu cezaevleri genel olarak üç tipte bulunur.  Bunlar da açık, yarı-açık ve kapalı cezaevleri olarak adlandırılır. Günümüzde yarı açık cezaevi uygulamasına son verilmiştir. Kapalı cezaevleri ile yüksek güvenlikli cezaevleri arasında fark bulunur.  
Geçmişte ıslahevi olarak adlandırılan çocuk eğitimevleri de günümüz ceza infaz kurumları içerisinde yer almaktadır.
Adalet Bakanlığı tarafından düzenlenen Ceza İnfaz Kurumları ile Tutukevleri İş Yurtları Kurumu Ürün ve El Sanatları Fuarı Türkiye'nin değişik illerinden cezaevlerindeki mahkumların çalışarak tamamen kendi  ürettikleri  eşyalar ise gömlek, cüzdan, yorgan, yastık, ahşaptan sandıklar, Sedef işlemeciliği, Telkari, gümüş işlemeciliği, lüle taşı ,Oltu taşından tesbihler takılar, bakır işleri, el yapımı bastonlar, zeytinyağları, sabunlar, el boyaması sofra bezleri, mermerden takılar, fanusun içinde canlı yosun süsleri, eşofman takımları, el yapımı (kotra) gemi, ahşaptan özenle yapılmış aynalar ve yüzlerce çeşit hepsi el işi göz nuru ürünler, 21 - 27 Nisan tarihleri arasında Kadıköy iskelede bir hafta boyunca sergilenerek satışa sunuldu.  İstanbul'dan sonra 5 ilde daha iki hafta ara ile sergilenip satışa sunulacak. 
İlk gittiğinizde sıradan bir yöresel stantlar sergisi gibi gözünse de gezip incelmeye başladıkça hepsinin bir hikayesi vardır diyerek daha bir faklı bakmaya başlıyorsunuz. Kim bilir kimler ne hayallere daldılar bunları işlerken, hangi umutlarını işlediler? diye  düşünmeden edemiyorsunuz. Fiyatları gördükçe daha çok şaşırdım, inanın piyasadaki fiyatların neredeyse yarı fiyatına. Neden? diye sordum bir kaç görevliye, mahkumların zamanları bol nasıl harcayalım diyorlar onun için fiyatlar çok uygun. Standları gezerken bir taraftan da Sinop standını arıyor gözlerim tabi ki kendi memleketimin de olduğunu bilmek ayrı bir sevinç mi hüzün mü? bilemedim değişik duygular hissettirdi bu etkinlik. 
Sinop standını görünce ''hoşgeldiniz'' deyip görevlilerle biraz oturup sohbet ettim. Ne de olsa hemşerilerimiz bir başka tabi. Üç bey gelmiş Sinoptan biri Sinop merkez, biri Boyabatlı bir diğeri de Samsunlu.  değişik bir stand vardı ki ilk defa gördüm ve şaşırdım. Sin-ce diye bir firma Sinop'ta tüm çalışanları mahkum olan bir fabrika kurulmuş ve çok kaliteli ve çok şık gömlekler  burada mahkumlar tarafından üretilmeye başlanmış. Mahmumların yaptığını duyunca onlar adına ben de sevindim en azından bir meslek öğrenip çıktıklarında bu işle ilgili bir yerde çalışma imkanı bulabilirler. Hatta standın görevlisi bu mahkumların yaptıkları bu işlerden edindikleri ücretleri ailelerine bile yolladıklarını dile getirdi. Fiyatları dışarıda yapılan ürünlere nazaran oldukça uygun olan gömlekleri üreten fabrikayı Malatyalı bir yatırımcının Sinop kurduğunu duyunca bir kez daha şaşırdım. Neden bir Malatyalı bunu düşünüp başka bir ilde kader mahkumlarının umudu oluyor da neden bizim iş adamlarımız kendi iline bir birkaç fabrika kurupkader mahkumlarımızın ve de diğer tüm halkımızın umudu olmuyorlar diye düşündüm.  Biliyorum ki bunu çok yapabilecek Sinoplu iş adamlarımız var. 
En son olarak da oradaki görevli ''Benim için Malatyalı o yatırımcı, gerçek Sinopludan daha çok Sinoplu olduğuna inanıyorum " dedi. 
Bu ne kadar vahim bir söz ve düşündürücü bir durum. 

Editör: HALİME ŞAHİN

reklam alanı

YORUMUNUZU BIRAKABİLİRSİNİZ

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.

MOBİL UYGULAMAMIZ

HABER ARŞİVİ


Yeşim Demir'le Rüya Yorumu


KÖŞE YAZARLARI

reklam
reklam