reklam
reklam

İstanbul çiçek açtı

Eklenme Tarihi: 21 Mayıs 2022, Cumartesi - 22:30   Okunma Sayısı: 199004
Kültürümüzün önemli sembollerinden biri olan lale, her yıl olduğu gibi bu yıl da onlarca farklı rengiyle İstanbul'u çiçek bahçesine çevirdi. Aşkın ve tutkunun çiçeği laleler, anılardaki eski bir şarkıyı hatırlatır gibi tüm ihtişamıyla İstanbul'un gözde parklarında baharı bekleyenlerin vuslatı oldu.

 

Görsel bir şöleni bekler İstanbul, bahar mevsimi gelince. O yüzden baharlar bir başkadır İstanbul'da. Şarkılarda, şiirlerde, hatta romanlarda anlatıldığı gibi bir başka kutlanır bahar. Sevginin sevgiliye verdiği bir armağandır adeta parkları, bahçeleri süsleyen rengarenk laleler. Her zamanki neşesi ile insanın içini ısıtır, soğuk haftalardan çıkmış insanların. Bu yıl artık pandeminin gölgesinden sıyrılıp özgürce kutladı İstanbullu, baharı ve Lale bayramını. Önceki yıllara inat kimse mahsun değildi. Hatta pandemiye nazire yaparcasına, attı kendisini o renk cümbüşünün içine. Milyonlarca lalenin süslediği parklar, güzelliğinin keyfini süremeye hasret İstanbulluyu kucakladı. Sevdiceği ile vuslatı bekleyen laleler nihayet erdiler muratlarına. Sultanahmet Meydanı, Emirgan Korusu, Hidiv Kasrı, Göztepe ve Gülhane Parkı’na dikilen laleler, çiçek açtı, baharı karşılamak için. Emirganı süsleyen laleler, özlenen şölenin keyfini yaşattı İstanbullulara. Geçen yıl mahsun karşılamıştı baharı Emirgan. Ama şimdi İstanbul'un en harika mesire yeri mutlu ediyor kendisini ziyaret edenleri. Baharın gelmesiyle birlikte kent adeta bir  çiçek bahçesine çevrildi. Lalelerin yanı sıra nergis, sümbül ve muscari gibi 160 türden 7,5 milyon çiçek İstanbullularla buluştu. Göz alıcı renkleri ve güzelliğiyle İstanbul'un bir parçası olan lale, Emirgan Korusu’nda çeşitli motiflerle İstanbullulara görsel bir şölen sundu. İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından hazırlanan toplam 90 türden 3 milyon 150 bin soğanlı bitkinin ekildiği Emirgan Korusu’nda, lale deresi, nazar boncuğu ve Türk bayrağı motifleri baharla kucaklaşmaya gelen İstanbulluların hatıralarında unutulmaz anılar bıraktı.

Lale bayramı laleler gibi renkli geçti

Lale Bayramı etkinliklerinin bu yılki adresi ise Emirgan Korusu ve Göztepe 60. Yıl Parkı oldu. İBB Oda Orkestrasının her iki adreste gerçekleştireceği müzik dinletileri, ziyaretçilere keyif dolu anlar yaşattı.

Dansçı Ceyda Özcan, kurdelesi ile Oda Orkestrası’na eşlik eden dans gösterisi sergiledi. Etkinlik alanlarındaki Modern Dans gösterisinde ise lale figürlerinin vurgulandığı performans gerçekleştirildi.  Aynı zamanda misafirler, tennurenin kostümü ile birlikte tasarlanan koreografinin, laleye dönüşümünü keyifle izledi. Göztepe 60. Yıl Parkı’nda ise birer gün arayla gerçekleşen konserlerle Lale Bayramı coşkusu daha da katlandı. Kolpa, Pandami Music ve Baba Zula grupları müzikseverlerle bir araya geldi. İstanbulluların sanata ve müziğe doyduğu bayram boyunca kum ressamı Metin Çakar da “Kum Sanatı” gösterisi ile sahnede yerini aldı. Çakar, geçmişten günümüze İstanbul’u ve lalenin serüvenini anlatan hikaye eşliğinde canlı performans gerçekleştirdi. Çocuklar için de çeşitli aktivitelerin bulunduğu etkinliklerde, pandomim şovları renkli anlara sahne oldu. İstanbullular beş günlük Lale Bayramı süresince Emirgan Korusu ve Göztepe 60. Yıl Parkı’ndaki atölye etkinliklerine de katılabildi. Geleneksel sanatları deneyimleme fırsatının sunulduğu atölye çalışmalarında, kozalaklardan çam ağacı yapımı, lale ekimi, taş boyama, origami, ebru ve sırsız çini eğitimleri verildi.

Prof. Dr. Gül İrepoğlu ve Doç. Dr. Sırrı Yüzbaşıoğlu’nun katılımıyla gerçekleşen “Doğudan Batıya Bir Zarafet Sembolü Lale” söyleşisi” de hem Emirgan Parkı’nda hem de Göztepe 60. Yıl Parkı’nda misafirleri ile buluştu.

 

İstanbul'un simgesi laleler

 

Özellikle kısa ömürlü olan ve yetişme alanları bakımından geniş yer isteyen lale konusunda Büyükşehir Belediyesi hassas davranıyor. Yol kenarları ve her parka lale yerine İstanbul’un simgesi olan laleyi, İstanbul’un en gözde korularına ekiyorlar. Yol kenarları ve daha küçük olan parklara kolay yetişen, türlerden mevsimlik çiçekler dikiliyor. Bu şekilde önemli bir tasarruf sağlamış oluyor.  Son lale soğanı alımındaki fiyatlar enflasyona rağmen bir önceki yılın rakamlarıyla aynı düzeyde seyretti. Yerli üretim olan, sıcağa ve soğuğa çok dayanıklı, sürekli çiçek açan meilland gülleri de daha fazla kullanılıyor.

 

Ölümsüz aşkın sembolü kırmızı lale

 

Kırmızısını Ferhat'ın ölümsüz aşkı Aslı'ya adadığı kanından aldığına inanılan lalenin hüzünlü bir de hikayesi bulunuyor. Ferhat ünlü bir nakkaştır. Genç Ferhat, Amasya Sultanı Mehmene Banu’nun kız kardeşi Şirin için yaptırdığı köşkün süslemelerini nakşederken Şirin’i görür ve birbirlerine sevdalanırlar. Ferhat, sultana haber salarak Şirin’i istetir. Ancak sultan, kız kardeşini vermek istemez ve Ferhat’ı oyalamak için Elma Dağı’nı delip şehre su getirmesini şart koşar. Ferhat, aşkından aldığı güçle dağları deler. Bunu gören sultan, Şirin’in öldüğünü söyler. Ferhat, bu acı habere dayanamaz ve yaşamını yitirir. Acı haberi alan Şirin kayalıklardan atlayarak canına kıyar. Bu olaydan sonra Ferhat’tan akan her kan damlası onun Şirine olan ölümsüz aşkını göstermek için kan kırmızısı renkteki lalelere dönüşür. İşte o gün bu gündür kırmızı laleler Ferhat’ın Şirin’e duyduğu ölümsüz aşkı simgeliyor.

 

İstanbul'daki kusursuz güzellik

 

Kasımda dikilen 56 ayrı türdeki milyonlarca lale, derin kış uykusunun ardından toprağın altından çıkarak baharı selamlıyor. İstanbullular ise bu kusursuz güzelliği izlemenin mutluluğunu yaşıyor. Yıllarca Emirgan Korusu'dan Yıldız Parkı'na, Boğaziçi Köprüsü'nden Hidiv Kasrı'na, Haliç'ten Florya'ya kadar sahil şeridine, Vatan Caddesi gibi ana caddelerde sarı, pembe, kırmızı, ebruli laleler İstanbul'un büyülü güzelliğinde eksik bir parçayı tamamlar gibiydi. Bu yıl ise laleler İstanbul'un en gözde yerlerini süslüyor. Sultanahmet Meydanı, Emirgan Korusu, Hıdiv Kasrı, Göztepe ve Gülhane Parkı'nı süsleyen lalelerin baharın habercisi oldu.

 

Bir döneme adını verdi

 

Osmanlı'nın fetihlere ve büyümeye ara vererek sanata ve eğlenceye yöneldiği bir döneme rastlaması nedeniyle lale sevgisinin doruğa çıktığı 1718-1730 tarihleri arasındaki dönem 'Lale Devri' adını almıştı. Patrona Halil isyanıyla sona eren dönemle birlikte laleler İstanbul'dan silindi. Bu nadide çiçeğe sahip çıkan Hollanda ise melezleme yoluyla bugün 5 bin 500 türe sahip. Tüm dünyada lale artık Hollanda'nın simgesi ve önemli bir ihracat ürünü olarak biliniyor. Lale sadece Osmanlı Gerileme devrinde değil , Osmanlının bütün dönemlerinde gözdeliğini korumuştur. Anadolu’ya Türklerle birlikte gelen lale Selçuklu Döneminden itibaren Türkler için bambaşka bir yer tutmuştur. Lale diğer çiçeklerden sıyrılıp Türk ruhuna değişik bir şekilde hitap etmesini bilmiştir. Gerek şekli, gerek ismi onu her zaman farklı kılmıştır. 

 

Türk kültürünün bir parçası

 

Çiçek kültürü oldukça gelişmiş olan Türklerde, lalenin özel bir yeri vardır. Ayrı bir öneme sahip olan lâle motifi, tarihi kaynaklardaki örneklerden de anlaşılacağı üzere ilk olarak Orta Asya’da ortaya çıkar. Hun sanatına ait bilgilerin büyük çoğunluğunda ve kurganlarda çıkarılan buluntularda lâle  motifinin yoğun bir şekilde kullanıldığı  süs eşyalarına ve aksesuarlara rastlanmıştır. İran Selçuklularının ve Büyük Selçukluların sanat eserlerinde, 12. Yüzyıldan itibaren, lâle  motiflerine rastlanıyor. Anadolu Selçuklu devletinin başkenti Konya’daki eserlerde de lale motiflerine rastlanır. Lale ve lâle  kültürünün Anadolu’ya Türklerle birlikte geldiği kesindir.  İstanbul’un Fethi’nden  sonra, şehir imar edilirken, bizzat Fatih’in emri ile yeniden düzenlenen bahçeler lâlelerle süslenir. Zaten Fatih Sultan Mehmet bir bahçıvandı. Bu meslekte çok önemli bir yeri vardı. Boş vakitlerinin çoğunu bunun için harcar ve bundan büyük bir haz duyardı. Kanuni devrinde de, lâle türleri  geliştirip çoğaltılmıştır.

 

Lale'nin Hilal'e dönüşmesi

Lâlenin Osmanlılar tarafından bu kadar kabul görmesinin sebeplerinden biri de dinsel değere sahip olması. Ayrıca, lâle Arap harfleri ile yazılır ve tersinden okunursa hilal olur, hilal de Osmanlı Devleti’nin amblemidir. Osmanlı’da sıradan halktan saraylılara kadar uzanan bu çiçek ve lâle merakı İstanbul’a gelen yabacıları bir hayli etkilemiş ve hayran bırakmış. Fransız şair ve devlet adamı Lamartin de bu tesire kapılanlardan. Lamartin, Topkapı Sarayı’nı gezerek Türklerin doğaya yakınlıklarını ve göz zevkine ne kadar önem verdiklerini anlatır. Miss Julia Parabe adındaki bir İngiliz kadınsa, İstanbul’un o yeşilliğe ve çiçeğe boğulmuş sokaklarını, evlerini, yalılarını görünce hayretler içinde kalmış ve “Keşke Shakespeare, Romeo ve Juliet’in bahçe sahnesini yazmadan önce Boğaziçi’ni görmüş olsa idi” demiş. Nevşehirli Damat İbrahim Paşa Tam bir lâle tutkunuymuş. Hollanda’dan gelen bir lâleye ‘Lü’lü-i Ezrak’ adını vermiş ve bu lâleden  yetiştirenleri ödüllendirmişti. İbrahim Paşa’nın kendi yetiştirdiği bir lâle de vardı ve adı Âsâfî idi.

Sanatın her alanında laleler

16. yüzyılın birinci yarısında ilk olarak kullanılmaya başlayan kırmızı renkle beraber, çinilerde lâle motifi  görülmeye başlanır ve yaygın olarak kullanılır. Seramikte de lâle, sümbül , karanfil ve gül motif olarak kullanılır. Lâle motif olarak kumaşlarda da yoğun olarak görülür. II. Süleyman, Yavuz Sultan Selim ve III. Murat’ın yalnızca lâle motifi kullanılmış kaftanları vardır.Aynı zamanda lâle motifi sultanların ayakkabılarında ve çizmelerinde de bulunurdu. Osmanlı döneminde, halı ve kilimlerde, cami, mescit, türbe, medrese, sebil ve okul gibi yapıların duvarlarına, her renkten lâleler işlenmiş. Özellikle Süleymaniye Camisi’nde bulunan Mimar Sinan’ın ters lâlesi bir aykırılığın simgesiydi.

Lâle Türk edebiyatında özellikle şiirde çok önemli bir yere sahiptir.Lâle klasik Türk şiirine  15. yüzyılda iyiden iyiye yerleşmiştir.Renginden dolayı, kan, mum, şarap, yanak, yara gibi unsurlara, şeklinden dolayı kadehe benzetilmiştir.

 

Kaynak: ÖZEL HABER
Editör: MURAT İLTER

reklam alanı

YORUMUNUZU BIRAKABİLİRSİNİZ

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.

MOBİL UYGULAMAMIZ

HABER ARŞİVİ


Yeşim Demir'le Rüya Yorumu


KÖŞE YAZARLARI

reklam
reklam