reklam
reklam

Tarihin canlı şahidi

Eklenme Tarihi: 20 Mayıs 2022, Cuma - 16:42   Okunma Sayısı: 135307
Osmanlı mimarisinin görkemli atmosferiyle, büyüleyici Boğaz manzarasını bir araya getiren Sait Halim Paşa Yalısı, özgün tarihi ve kapısında duran iki heybetli aslanı ile tarihin canlı bir şahidi.

İstanbul boğazında pek çok ünlü yalı yer almaktadır. Ancak Yeniköy'de bulunan Sait Halim Paşa Yalısı hem İstanbul mimarisinin en önemli örneklerinden birisi olması açısından, hem de o dönemin siyasetine yön vermesi nedeniyle oldukça ayrı bir yer tutar. Yalı, ayrıca selamlık bahçesine açılan kapının önünde duran iki aslan heykeli nedeniyle 'Aslanlı Yalı' olarak da anılıyor. Adını, Osmanlı padişahlarından Sultan V. Mehmet hükümdarlığı zamanında sadrazamlık yapan Sait Halim Paşa'dan alan Yalı, iç dekorasyonundaki eklektik üslubu, Arap esintileri taşıyan bezemeleri, alçı kaplamaları, kabartmaları, sedef işçiliği ve bitkisel geometrik şekilleri ile de farklılık oluşturuyor. Sait Halim Paşa Yalısı aynı zamanda Osmanlı'nın kaderini değiştirecek olan I. Dünya Savaşı'na katılma sürecinde  Almanya ile yapılan ittifak anlaşmasına da ev sahipliği yaptı. Bir döneme damgasını vuran Sait Halim Paşa kadar ünlü olan Sait Halim Paşa Yalısı günümüzde düğün, konferans, toplantı dahil her türlü organizasyonun yapıldığı İstanbul'un en gözde mekanlarının başında geliyor.  

Restorasyonla eski görünümüne kavuştu

Yalıyı ilk sahiplerinden satın alan Aristarhis ailesi tarafından, yıktırılarak 1863'de yeniden yapılan görkemli yapı, 1876 yılında Sait Halim Paşa'nın babası Prens Abdülhalim Paşa'ya geçer. Ancak o dönemde yalının harap halde olması nedeni ile bugünkü biçimini alacak şekilde bir kez daha yeniden yaptırılır. Abdülhalim Paşa’nın vefatı sonrasında kardeşlerinim hisselerini satın alan Sait Halim Paşa, yalının tek sahibi olur. Paşa'nın 1917 yılında ölümünden sonra ise varislerine kalan Sait Halim Paşa Yalısı, uzun yıllar yaz aylarında restoran olarak işletildi. Odalarının bir bölümü müze olarak  düzenlenen yalı, bir süre Başbakanlık yazlık konutu olarak da hizmet verdi. 1995 yılında bir yangın geçiren yalının restorasyonu, 1860'daki görünümünü alacak şekilde 2002 yılında tamamlandı. 2005 yılında 49 yıllığına üst kullanım hakkı özel sektöre devredilen Sait Halim Paşa Yalısı günümüzde düğün, toplantı ve davetlerin vazgeçilmez adreslerinden biri durumunda.

Bir dönemin sadrazamına ev sahipliği yaptı

Mısır Valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa'nın torunu olan Sait Halim Paşa, 1863 yılında Kahire’de doğdu. İlk ve orta eğitimini Kahire’de özel öğretmenler tarafından alan Sait Halim Paşa, Arapça, Farsça, İngilizce ve Fransızca öğrendi. Yükseköğrenimi için İsviçre’ye giden Sait Halim Paşa, Lozan Üniversitesi’nde siyasal bilgiler okudu. Eğitimi sonrası İstanbul’a gelen Paşa, Osmanlı'da vezirlik ve nazırlık yapmış babası Mehmet Abdülhalim Paşa gibi Osmanlı Devleti’nde görev yaptı. 1913’te 50 yaşında sadrazam oldu. 1917 yılında sadrazamlıktan istifa etti. 1913 Eylül'ünde, Bulgarlarla Edirne’nin Osmanlı Devleti'nde kalması ve Meriç Nehri sınır olmak üzere barış imzalanması hizmeti sebebi ile Padişah tarafından İmtiyaz Nişanı ile onurlandırıldı. 1921’de 58 yaşında İtalya’da bir Ermeni komitacının silahlı saldırısına uğrayarak hayatını kaybetti.

 

Osmanlı zarafetinin en güzel örneği

Gerek ana binasıyla, gerekse deniz hamamlarıyla, Osmanlı'nın son dönemlerinde zarafetin boğazdaki bir yansıması olan Sait Halim Paşa Yalısı, 1950'li yıllara kadar deniz kıyısında büyük bir bahçe içinde yer alıyordu. Yalı’ya ait olan yolun üst kısmındaki koruya iki ahşap köprü ile bağlanıyordu. 1960 yılında bu köprüler kaldırıldı. Sait Halim Paşa’nın musikiye olan merakı ve ilgisi sebebiyle dönemin kültür ve sanat merkezlerinden biri olarak anılan Sait Halim Paşa Yalısı, Osmanlı Devleti döneminde yoksullara yardım amacıyla oluşturulan hayır kurumları olan imarethane olarak da hizmet verdi. Yalının girişinde yer alan “Aç olan buyursun yesin” yazısı sebebiyle Sait Halim Paşa halk tarafından çok sevilirdi.

Benzersiz bir mimariye sahip

Geçmişi ve ona ismini veren paşanın hayatı hakkında bilgi verdikten sonra gelelim yakının mimari özelliklerini saymaya. Boğazın en ilgi çekici yapılarından biri olan Sait Halim Paşa Yalısı’nın dış yüzeyinde, dönemin Osmanlı mimarisini etkisi altına alan batı mimarisinin 19. yüzyılın başlarında ortaya çıkan mobilya, diğer dekoratif ve görsel sanatlarda etkisini gösteren bir tasarım akımı olan ampir üslubun tipik özelliklerini görmek mümkün. Osmanlı'daki ampir üslup ise ordunun kullandığı meşale, top gibi unsurlarla, gülbezek, defne dalı, baklava gibi biçimlerin bezemelerde yer alması şekliyle karşımıza çıkıyor. İç dekorasyonda ise kişinin, kendisini yansıtan parça ve trendleri bir araya getirmesiyle oluşan bir dekorasyon stili olan eklektik üslubu görmek mümkün.

Bir çok mimari özelliğe sahip

Mermer zemin üzerine iki kat olarak inşa edilen Sait Halim Paşa Yalısı mimari açıdan bir çok özelliği barındırıyor. Denizden geri çekilerek rıhtım üzerine inşa edilmesi, binanın dış mimarisi, çıkmaların yani cumbaların bulunmaması, neo-klasik üsluptaki cephe ve pencereleri, yalının inşa edildiği dönemin mimari yenilikleri olarak sayılabilir. Yalının güneyi selamlık, kuzeyi harem olarak düzenlendi. Rıhtımında harem ve selamlığa açılan kapılar bulunan Sait Halim Paşa Yalısı selamlık bahçesine açılan kapının önündeki iki aslan heykeli sebebiyle “Aslanlı Yalı” olarak da bilinmektedir. Aslanlardan dişi olanın heykeli İtalya’dan, erkek aslan heykeli ise Almanya’dan Paşa'ya hediye olarak gönderildi.

Altın yaldızlı bezemeler

Yalı deniz kıyısında büyük bir bahçe içinde inşa edildi. Bahçenin kuzey ucunda, üç yönden denize girilebilen bir deniz hamamı vardı. Selamlık bahçesinde de bir kayıkhane bulunuyordu. Yolun üst kısmında yer alan yalıya ait koruya, yalının üst katından, altından yol geçen kafesli koru bağlantısı ile bağlanıyordu. Bu köprüler 1958’de cadde genişletilirken ne yazık ki yıkıldı. Yapı, geleneksel Boğaz yalısı tipinde, orta sofa çevresinde sıralanmış odalardan meydana gelmişti. Sait Halim Paşa’nın yaptırdığı onarımlardan sonra orta sofa bir merdiven holüne dönüştürüldü. Yalının iç dekorasyonunda eklektik üslup açıkça görülmekte. Zengin altın yaldızlı Arap esintileri taşıyan bezemeler içerisinde alçı kaplamalar, kabartmalar, sedef bağa ağaç işçiliği, bitkisel geometrik şekiller, yazı ve resimler bir bütünlük içerisinde bir arada kullanıldı. Osmanlı, Mısır ve XVI. Louis üslubu mobilyalar, Murano avizeleri de onları tamamlıyor. Ünlü ressamların eserleri, ünlü yazarların yazıları ile birlikte Kütahya çinileri, bronz heykeller ve çeşitli Osmanlı-İran halılarının da, bu yalının büyüleyici otantik görüntüsüne renk kattı.                                                            

Kaynak: ÖZEL HABER
Editör: MURAT İLTER

reklam alanı

YORUMUNUZU BIRAKABİLİRSİNİZ

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.

MOBİL UYGULAMAMIZ

HABER ARŞİVİ


Yeşim Demir'le Rüya Yorumu


KÖŞE YAZARLARI

reklam
reklam