reklam
reklam

İstanbul'un heybetli adası

Eklenme Tarihi: 15 Mayıs 2022, Pazar - 22:10   Okunma Sayısı: 136432
Yeşilin her tonunu barındıran doğası, güneşe set çeken çam ormanları, bahçeleri süsleyen rengarenk erguvanları, tarihin mistik mirası köşkleri ve Ortodoksluğun kadim yapılarıyla Heybeliada, keşfedilmeyi bekleyen bir hazine gibi adeta.

Yılın her mevsiminde İstanbul'un yanı başında ziyaret edebileceğiniz bir yer olan Heybeliada, özellikle Mayıs ayında İstanbulluların ve turistlerin akınına uğruyor. Gezilecek bir çok mekanı bulunan Heybeliada,  İstanbul’un ikinci büyük adası. Ada'da bir dönem bakır çıkartıldığı için buraya eski Yunanca bakır anlamına gelen Halki adı verilmiş. Daha sonraki yıllarda adanın çam ormanları ile çevrili eğimli yapısının kuşbakışı bakıldığında heybe şeklinde görülmesi sebebiyle Heybeliada dendiği rivayet ediliyor. Heybeliada, Ümit Tepesi, Değirmen Tepesi, Köy Tepesi ve Baltacıoğlu Tepesi isimli dört tepenin arasında kalan vadilerde kurulmuş bir yerleşim yeri.  Heybeliada, insanın sakinlik, huzur ve sessizlik istediğinde tertemiz havası ve doğal güzellikleriyle sizi misafir edebilecek istisna bir yer. Bu güzel adanın tarihi sokaklarında gezip, kadim tarihinin mistik  binalarını ve yapıların dolaştığınızda tarifi mümkün olmayan bir dinginliğin sizi alıp götürdüğünü fark edeceksiniz. Bazen anlatılmaz yaşanır denen, ender durumlardan biridir, Heybeliada'da bir ada turu yapmak. Bir bakmışsınız kışın nostaljik atmosferinde denizi seyrederken, ya da yazın parıldayan kumsallarında güneşlenirken veya baharda yeşilin her tonuna rastlayabileceğiniz ağaçlarının arasında yürürken buluvermişsiniz kendinizi. Faytonların yerine getirilen elektrikli araçlarla, adanın hemen her yerinden kiralayabileceğiniz bisikletlerle ya da yürüyerek Heybeliada'yı keşfetmek mümkün. Bu sayede çok güzel deniz ve doğa manzaraları eşliğinde Heybeliada’yı baştan aşağı keşfetme imkanı bulabilirsiniz.

Aziz Nikola Rum Ortodoks Kilisesi

Ada vapurundan iner inmez bizi iskelenin tam arkasında duran Aziz Nikola Rum Ortodoks Kilisesi karşılıyor. Kilise, 1857 yılında denizcilerin koruyucu azizi olan Aziz Nikola'nın adına ithaf edilmiş.  Kilise, merkezi kaplayan yüksek bir silindirin tepesine örtülmüş kubbesi, dört destek payandası, dört kolunun üstündeki beşik kemerleri ve ana yapıdan bağımsız olarak yükselen çan kulesi ile plan açısından haç şeklinde ve üç nefli olarak tasarlanmış. İç bezemeleri açısından oldukça zengin olan kilisede ampir uslup ve barok detaylar birlikte kullanılmış. Kilisede ayrıca işlemeli mermer paravan, altın yaldızlı kabartmalar ve gümüş kaplı ikonalar yer alıyor. Sunağın altında Piskopos I. Samuel’in mezarı, narteksin önünde ise Aziz Paraskevi’nin kutsal çeşmesi bulunuyor.

Ruhban okulu

Aziz Nikola Rum Ortodoks Kilisesi'nden çıkıp, sahile paralel Ayyıldız Caddesini takip ederek, Zeybek Sokaktan sola içeri girip, biraz dolambaçlı ve yokuş yukarı bir yolculuktan sonra 20 dakikada yürüyerek ümit tepesindeki Ruhban Okuluna varıyoruz. Elektrikli araçlarla da varabileceğiniz burası aslında akademik bir yüksekokulmuş. Rum Ortodoks Ruhban Okulu’nun tarihi 9. yüzyıla dayanıyor. Okul din adamı yetiştirmek üzere hizmet vermiş. Fener Rum Patriği  1. Bartholomeos’da bu okulun ilk mezunlarından. Türkiye'deki tüm özel yüksekokulların devlet denetimine girmesi ile ilgili kararı kabul etmeyen Fener Rum Patrikhanesi, okuldaki teoloji eğitim yani ilahiyat kısmı kapatarak sadece lise düzeyinde eğitim vermeye devam eder. Ancak daha sonra Heybeliada Özel Rum Lisesi'de patrikhane tarafından kapatılır. Okulun sadece bir sınıfını ve bahçesini gezmeye izin veriliyor. Dönem dönem burada konferans, sergi ve festival gibi çeşitli etkinlikler düzenleniyor. Ruhban okulun bahçesinde 9. yüzyılda yapılan Aya Tiriada Manastırı bulunuyor. Küçük bir manastır olmasına rağmen vitrayların renk cümbüşü göz kamaştırıcı. Manastır Hristiyanlığın Kutsal Üçlüsü olarak kabul edilen Aya Triada'ya ithaf edilmiş. Heybeliada'nın en eski tarihi yapılarından birisi olan Aya Triada Manastırı gerçekten görülmeye değer bir yer. İçindeki  beş farklı isimle anılan bahçe bulunuyor.

Adanın rengarenk köşkleri

Ümit tepesinden aşağıya inip Abbashalimpaşa Mahallesi'ne girdiğimizde bir dönem Abbas Halim Paşa Köşkü'nün yer aldığı Abbas paşa sokağa geliyoruz. Osmanlı Devlet adamı, Mısır prensi ve Osmanlı Devleti’nde sadrazamlık yapmış Sait Halim Paşa’nın kardeşi olan Abbas Halim Paşa tarafından 1897 yılında yaptırılan köşkün taşları Malta’da kesildikten sonra gemilerle Heybeliada’ya getirilmiş. Köşk, tek çivi kullanılmadan, numaralı taşlar vidayla monte edilerek yapılmış. Vidalı Köşk olarak da bilinen yapı, paşanın vefatından on yıl sonra 1945 yılında vasiyeti üzerine yapıldığı gibi parça parça sökülerek Mısır’a taşınmış ve arsası ise satılmış. Sokağın bitiminde yer alan Refah Şehitleri Caddesi üzerindeki Mavromatis Köşkünü görüyoruz. Günümüzde İsmet İnönü Müzesi olarak hizmet veren pembe beyaz köşk Atatürk’ün bir müddet kaldığı ve İsmet İnönü’nün yaşadığı yer olma özelliğini taşıyor. Müzede sergilenen eşyalar Ankara’dan Atatürk tarafından getirilerek İsmet Paşa’ya ev hediyesi olarak verilmiş. Buradan çıkıp iskele yönüne devam ederseniz, Heybeliada Camisinin arkasındaki Ümit sokakta sıra sıra dizilmiş tarihi rengarenk köşkleri görmeniz mümkün.

Kaderine bırakılan müze ev

Yürüyerek devam ettiğimiz ada keşfinde Nevicat sokağı takip ederek güneye doğru ilerleyip Değirmen Tepesine varıyoruz. Bu sokak bizi ünlü edebiyatçımız Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın köşkünün bulunduğu yere götürüyor. Ünlü gazeteci, deneme ve roman yazarı olan Türk Edebiyatı’nın önemli isimlerinden Hüseyin Rahmi Gürpınar, hayatının 32 yılını geçirdiği ev bir süre müze olarak kullanıldı. Müze evde yazarın eşyaları ve önemli eserleri sergileniyordu. Hüseyin Rahmi Gürpınar'ın 1911’de yayımlanan Şıpsevdi romanından kazandığı parayla Heybeliada’nın değirmen tepesine yaptırdığı üç katlı ahşap bina şimdi akıbetini bekliyor. Müze 2017 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından tarihi yapının onarım ve tadilatı için başlatılan restorasyon programı kapsamında kapatıldı. Ancak geçen süre içerisinde hiç bir ilerleme sağlamadı.

Terk-i dünya edenlerin mekanı

Ada gezimize Alpgörüngen Yolunu takip ederek devam ediyoruz. Bu yol bizi Heybeliada’nın güneybatı sahilinde, Çam Limanı olarak bilinen, hilal biçimindeki dev koyun batıda kalan ucunu oluşturan burun üzerine kurulmuş olan Terk-i Dünya Manastırı'na ulaştırdı. Eskiden dünya hayatıyla ilişkisini kesmek isteyen keşişlerin gelerek dünya nimetlerinden elini, eteğini çektiği, inzivaya çekildiği, terk-i diyar ettiği bu manastır, daha sonraki yıllarda Terk-i Dünya Manastırı diye anılmaya başlamış. Manastır, adada bulunan Ruhban Okulu’ndaki rahipler tarafından yönetiliyor. Ada merkezine bir hayli uzak olan manastırın içinde, manastırın bakımını üstlenen Rum bir aile yaşıyor.

 

 

 

Uçurumun kenarında bir manastır

Çam limanını ve plajını geçip, çam limanı yolunu takip ederek, ada turumuza devam ediyoruz. Çam limanına bakan tepede bir sanatoryum yer alıyor. 1924 yılında Atatürk tarafından hizmete açılan bir verem hastanesi olan bu yer 2005 yılına kadar hizmet vermiş. Tüm limanı keyifle seyredebileceğiniz sanatoryum günümüzde açık değil. Çam limanı yolundan turumuza başladığımız iskele yönünde devam ettiğimizde bizi tarihi 1583 yılına dayanan pembe renkli mimarisiyle dikkat çeken Aya Yorgi Uçurum Manastırı karşılıyor. Adanın güneyinde bir yamaçta yer alan bu manastır, konumu nedeniyle uçurum kenarında olduğu için uçurum manastırı olarak anılıyor. Katholikon yani, Doğu ortodoks manastırlarında merkez niteliği taşıyan ana kilise 1882’de çıkan bir yangın sonucu hasar görmüş. Kilisenin ana bölümü olan naosu din adamlarına ayrılmış bölüm olan bemadan ayıran mimari bölme duvar iconostasis ve tüm ikonalar yangında yok olmuş. Tarihi eskiye dayanan tek dikkate değer yapı giriş bölümü. Burada nartekse yani giriş bölümüne gömülmüş olan piskopos Ioannikis’e ithaf edilmiş bir Aziz George ikonası bulunuyor. Ada keşifimizin son durağı olan eski Deniz Harp Okulu ya da Deniz Lisesi'ne Gemici Kaynağı sokağı takip ederek ulaşıyoruz. 1773 yılında Mühendishane-i Bahr-ı Hümayun adıyla kurulan Deniz Harp Okulu, 1985 yılında Tuzla'ya taşındı. Deniz Lisesi'nin eğitim hayatı ise 2016 yılında sona erdi. Deniz Lisesi ziyaret etmek isteyenlere açık.

Kaynak: ÖZEL HABER
Editör: MURAT İLTER

reklam alanı

YORUMUNUZU BIRAKABİLİRSİNİZ

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.

MOBİL UYGULAMAMIZ

HABER ARŞİVİ


Yeşim Demir'le Rüya Yorumu


KÖŞE YAZARLARI

reklam
reklam