reklam
reklam

Toprağın sanatla buluşması

Eklenme Tarihi: 9 Mayıs 2022, Pazartesi - 23:18   Okunma Sayısı: 132556
Geleneksel Türk El Sanatları arasında yer alan ve toprağın hayat bulup sanata dönüştüğü çömlekçilik ve seramikçilik yüzyıllar boyunca nesilden nesile ulaşan ender sanat ve kültür varlıklarımızın başında geliyor.

Tarih boyunca seramik ve çömlek kelimeleri birbirlerinin yerine kullanıldı. Seramik daha çok kili şekillendiren ve kalıplayan bir sanat biçimini ifade ederken, çömlek ise genellikle daha az sofistike, belki de giriş seviyesi çalışma olarak düşünülebilir. Çömlekler genellikle tabaklar, kupalar, vazolar gibi faydalı eşyaları ifade ederken, seramik üst düzey profesyonel çalışmaları, heykelleri, dekoratif tabakları anlatmak için kullanılır. Seramikler genellikle görsel çekiciliği olan güzel sanatlar parçaları olarak düşünülürken, çanak çömlek günlük yaşamda bir amaca hizmet eden yararlı olan bir şeyi tanımlamak için tercih edildi. Kullanılan yöntem dışında aslında çömlek ile seramik arasında fazla bir fark bulunmuyor. Her ikisi de aynı şekilde yapılır, pişirilir, camlanır ve yeniden pişirilir. Buradaki temel amaç, kil gövdesi gerekli bir şekle sahip nesneler fırında kilden tüm suyun uzaklaştırarak yüksek sıcaklıklara ısıtmak suretiyle yapılması esasına dayanır. Üç ana seramik türü vardır. Bunlardan en bilineni topraktır. Toprak çömlekler düşük sıcaklıklarda kilden yapılan ilk örneklerdir. Bu tip çalışmalar genellikle el yapımıdır. Sıvıların taşınması, depolanması ya da saklanması için tercih edildiler. Fayans ve porselen ise daha farklı bir seramik çalışmasıdır. Daha yüksek sıcaklıklardaki fırınlara ihtiyacı duyar.

Çömlekçiliğin kadim geçmişi

Çömlekçilik, Anadolu'da çok eskiden beri yapıla gelmiş el sanatlarından biridir. Çamur, kolaylıkla elde edilen hammaddelerin en eski, kullanışlısı olduğundan, yumuşakken kırılmadan biçimlendirilebilir. Dünyanın farklı yerlerinde ortaya çıkan buluntular, insanoğlunun çömlekleri sadece çanak, tabak, fincan gibi kullanacağı gündelik eşyalarda değil; heykeller, takılar gibi dekoratif eşyalarda da kullandığını ortaya koymakta. Çanak ve çömlek olarak insan hayatına giren seramik, günümüzde ev eşyası, duvar ya da yer kaplaması gibi daha çok süs eşyası olarak kullanılıyor. En eski çömlek kalıntıları günümüzden tam  7 bin yıl önce Neolitik Çağ yani bir diğer adıyla Cilalı Taş Devri’nde bulundu. Anadolu topraklarında yapılan kazılarda Minos'dan Truva’ya, Hitit'den Lidya’ya,  Friglerden Urartu’ya, Bizans’tan Selçuklu’ya bir çok medeniyetin çömleği kullandığını görebiliyoruz. İslam topraklarındaki sanat akımında ise özellikle Samarra, cam ve seramik sanatları açısından önemli eserlerin verildiği bir şehir oldu. İslam kültüründe gelişen çömlekçilik ve seramik sanatı Türkleri de etkisi altına aldı. Büyük Selçuklu döneminde Türkler yeni teknikler geliştirerek çömlek ve seramik işçiliğini ileri seviyelere taşıdılar ve bu işçilik Selçuklular eliyle Anadolu’da farklı bir boyut kazandı. 16.yüzyılda Osmanlılar, Avrupa’dan silah ve teknik malzemeler alırken; Osmanlı kumaş ve halılarının yanında seramikleri Avrupa pazarlarında alıcı bulmaya başladı.

Tarihteki ilk çömlek çalışmaları

Torna tezgahlarında dönen çamur kütlesi, ona şekil vermeye çalışan usta ellerin maharetiyle eşsiz bir sanata dönüşür. Bu nedenle çömlekçilik, toprağın ya da asıl olarak killi toprağın çeşitli aşamalardan geçirildikten sonra şekillendirilip kullanılmak üzere çeşitli eşyalar üretilmesine verilen addır. Çömlek yapımı göçebe kavimlerin yerleşikliğe geçmesiyle bulundu. Anadolu’da ilk yapılan çömlekler 'Neolitik' döneme yani yaklaşık MÖ 7 binli yıllara dayanmaktadır. İlk yapılan çömlekler sargı-dolama usulü ile elde şekillendiriliyor ve pişirim ise genellikle açık ateşte yapılıyordu. Açık pişirim adı verilen ve MÖ 6 binden beri kullanılan bu ilkel fırınlama tekniğinde, pişirilecek seramikler güneşte kurutulduktan sonra, aralarına saman ve kuru dallar konarak dizilir, üzerleri yine dal ve saman ile örtülüp baca açıklığı bırakılır. MÖ 3 binli yıllarda çömlekçi çarkı bulunmasıyla çark üzerinde şekillendirmeler başlamış oldu. Yine aynı dönemde toprağın pişirilmesi için ilkel fırınlar da kullanılmaya başlanmıştır.

Hala eski teknikler kullanılıyor

Günümüzde Anadolu’nun pek çok yerleşim yerinde çağdaş tekniklerle beraber, binlerce yıllık kadim gelenekler bir arada çömlek yapılmaya devam ediliyor. Nevşehir Avanos’un orta yerinden akan nice bilinmeyene sırdaş Kızılırmak, tüflü kızıl toprağını asırlardır bir hediye gibi geçtiği yerlere bırakırken, aslında bir sanatın doğmasına da vesile olmuş. Bu kırmızı toprak ve mil karışımıyla elde edilen seramik hamuruna Avanoslu sanatçıların el emeği göz nuru değmiş ve dünyaca ünlü Nevşehir Avanos çömlekleri doğmuş. Eskişehir'in Mihalıççık ilçesi Sorkun mahallesinde kadınlar, çamuru şekillendiriyor ve Neolitik dönemde uygulanan teknikle çömlekleri açıkta pişirerek topraktan çeşitli eşyalar yapıyor. Manisa'nın Salihli ilçesine bağlı Gökeyüp'de ise çömlek ustaları benzer şekilde çömlek üretiyorlar. Ana Tanrıça kültürünün egemen olduğu bu kadim Lidya topraklarında çömlek çarklarında artık erkekler toprağa şekil veriyor.

Çarkın başında görsel şölen

Çömlekçiliğin belki de en zor ama bir o kadar da zevkli kısmı olan toprağa şekil verme, bir kaç yöntemle yapılıyor. Ben de Kapadokya gezimiz sırasında Avanos'taki bir çömlek çarkına geçip, aldığım kısa eğitim sonrasında toprağa şekil vermeye çalıştım. Seri üretim ve çok parça çanak çömlek üretimini hızlandırmak için tabak gibi düz parçalar çark yerine, çarka eşdeğer bir makineyle şekillendirilebiliyor. Ya da Paris sıvası da denilen kalıp yöntemi uygulanıyor ki, sıvı hamur alçılı kalıplara doldurulup katılaşması bekleniyor. Ama ruha iyi gelen bir meşgale olarak doktorların da önerdiği çömlek yapımı en çok eski tip tornada olduğunda keyif veriyor. Çömlekçi ustası özenle hazırladığı hamuru ayaklarıyla vurarak hızlandırdığı çarkına yapıştırdığı anda görsel şölen başlıyor. Usta önce elleriyle hamura bastırarak, sonra başparmaklarıyla tam merkezden bastırıp içini boşaltarak hamuru bir forma sokuyor. Son aşamada ise yarım ay şeklindeki metal parçayla karın oluşturup çömleğe dönüştürüyor. Çömlekçi ustası, elinden çıkan bir Avanos çömleğinin yapımının tornada incelip yükselerek 4- 5 dakika sürüyor olmasını şaşkın bakışlarla izliyoruz. İş aslında bununla da bitmiyor, hediyelik eşya dükkanında elinize aldığınız ufak bir kasenin yapımından sonra boyanması ve işlenmesi gibi bir kaç işlemden daha geçiyor.

 

Şekil verildikten sonra bir kaç aşamadan geçiriliyor

Çömleklere şekil verildikten sonra kurutmaya geçmeden üstünün boyanmasına ve süslenmesine Kapadokya’da ‘zırhlama’ deniyor. Zırhlama yapıldıktan sonra çömlekler deri sertliği kıvamına gelene kadar iki gün bekletiliyor. Hamur henüz tam kurumamışken yüzeyinin parlatılmasına ise ‘perdahlama’ deniliyor ki, bu işlem masat adı verilen sacdan bir aletle yapılıyor. Çömleklerin 20 dakika güneşe çıkarılması nemin atılmasını sağlıyor. Eğer güneş yoksa ‘yanalak’ da denilen işlik odalarında bir gün bekletiliyor. Kulplu bir ürün ise kulpları takılıyor ve pişirme sürecine geçiliyor. Avanos çömleklerinin kullanıma hazır hale gelmeden önce son aşaması fırınlanması ve sırlanması. Kuruyan ürünler geniş küvetlere yerleştirilip ev eşyası olarak tasarlanmışsa Bin derecede su geçirmez daha sert kaplar ise bin 400 dereceye varan ısılarda 1-3 gün arasında pişiriliyor ve fırın soğuyuncaya kadar da içinde bekletiliyor. Sırlama işlemini yapmadan önce ise toz kıvamında sır, inceltilmiş çakmaktaşı, kurşun oksit, feldispat gibi camsı maddeler suyla karıştırılarak sır eriyiği hazırlanıyor. Pişmiş çömlekler bu eriyiğin içine daldırılarak tekrar fırınlanıyor ve çömleklerin yüzeyinde camsı bir görünüm de bu şekilde sağlanıyor. Evinizde mutfağınızda kullanabileceğiniz güveçler, küpler, testiler; aksesuar olarak kullanabileceğiniz Hitit ve Frig sanatını yansıtan mumluklar, tabaklar, kadehler, özellikle turistlerin çok ilgi gösterdiği gözyaşı şişeleri, Osmanlı ibrikleri,  sarkaçlar, şamdanlar, Hitit güneşi testileri işte bu şekilde yapılıyor.

 

Kaynak: ÖZEL HABER
Editör: MURAT İLTER

reklam alanı

YORUMUNUZU BIRAKABİLİRSİNİZ

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.

MOBİL UYGULAMAMIZ

HABER ARŞİVİ


Yeşim Demir'le Rüya Yorumu


KÖŞE YAZARLARI

reklam
reklam