reklam
reklam

Geç vakitte duyarlı minibüs yolculuğum

Eklenme Tarihi: 17 Şubat 2017, Cuma - 10:00   Okunma Sayısı: 136978

İSTANBUL- Bazı akşamlar mesaimiz bittiği halde Fatma arkadaşımla birlikte ofiste kalıp bir sonraki günün haberleri  için çalışma yaparız. Bazen de sadece ben kalırım ve yapacağım özel haberim için çalışmaya koyulurum. Kısık bir müziğin eşliğinde  sakin  ofiste çalışmaya koyulduğumda zamanın nasıl geçtiğini anlamadan dalar giderim. Ara ara saate baksam da sayfamı tamamlamadan çıkmadığım için genellikle saat 21 civarı işim biter ve çıkmaya hazırlanırım. Çarçabuk hazırlanır ve yola koyulurum.
Dün akşam yine yalnız çalıştığım böyle günlerden biriydi ve yine ben saatin geçtiğini fark etmeden çalışmaya dalmıştım. Ama olsun saat geç olsa da sayfam bitmişti. 
Hazırlanıp yola çıktım. Durağa yürüdüm ve beklemeye başladım. Her zaman beklediğimiz durağımız, Çengelköy merkezden biraz yukarda olan Ada duraktır. Saat geç olduğu  ve de merkezden biraz uzak olduğu için genelde sakin olan bir durak burası. Bir süre otobüs bekledim ama oradan geçen 3 hat olmasına rağmen tek bir otobüs gelmiyordu.  

‘’Ha şimdi gelir ‘’ diyerek biraz daha bekledim, bekledim, bekledim. Sanırım otobüslerin 3’üde peş peşe gitmiş olmalılar ki yukarıya çıkan otobüsler olmasına rağmen aşağıya inen otobüs yoktu. Zaten sakin olan sokak,  dükkanların da kapanmasıyla daha bir ıssızlaştı. Ben de bu arada hafiften korkmaya başlamıştım. Otobüslerden ümidimi iyice kesince minibüse bineyim dedim. Ceplerimi yokladığımda çok az bir bozuk param kaldığını fark ettim. Bir miktar para çekmeyi düşündüm ama yakında para çekebileceğim bir bankamatik de yoktu. Genelde iş çıkışlarımda ulaşımda basın kartımı kullanırdım.  Bu gece yalnızdım, otobüs gelmiyordu ve minibüs için de elimde olan bu  parayı kullanmam gerekiyordu. Talimhane- Üsküdar hattında çalışan bir minibüs geldi ve ben bindim. Şoföre parayı uzattım, durağımın ıssız olduğunu belirttim ve bir sonra ki durakta inebileceğimi söyleyerek,  beni oraya kadar götürüp götüremeyeceklerini  sordum. 
Kendileri sağ olsunlar bana hemen yardımcı oldular ben de kendilerine teşekkür ederek ve de duygulanarak şoför beyin arka tarafındaki koltuğa oturdum.  Daha sonra adlarını öğrendiğim Şoför bey (Muammer Bektaş) ve yan tarafta oturan sanırım bir yakını olan beyefendi (Muhittin Uluca), her ikisi de bana çok duyarlı davrandılar. Hatta durakta inip otobüse binebileceğimi söylediğimde Muhittin Uluca beyfendi, ‘’Lütfen rahat olun’’ diyerek  tam olarak nereye gideceğimi sordu ve  ‘’Sizi gideceğiniz yere bırakırız’’ dediler. Muammer Bektaş(şoför) ve Muhittin Uluca beyfendiler, lütfen oturun diyerek beni her duyarlı insanın yapması gereken bir tavırla minibüslerinde yolculuk etmemi sağladılar. Muhittin Uluca beyefendi, ‘’ Biz toplum olarak çok duyarlı bir toplumuz, giderek değerlerimizi yitirmeye başlasak da hala değerlerimize sahip çıkmaya çalışıyoruz ve bunu yaymalıyız ki yeni nesiller de bundan uzaklaşmasın. Bu geç saatte bir bayanı yolda bırakmak olmaz. Hatta bir ayet okuyarak   ‘’Yer yüzündekilere merhamet edin ki gök yüzündekiler de size merhamet etsin’’ diyerek  sadece insanlara karşı değil tüm canlılara ve de özellikle hayvanlara karşıda merhametli olmalıyız diye sözlerine ekledi. Şoför Muammer Bektaş beyefendi de bir rivayete göre  bir kadının bir köpeğe su vermesinden dolayı aldığı mükafat ile bir kadının kediye verdiği zarardan dolayı aldığı cezayı ifade ederek hayvanlara karşı merhametle yaklaşmamız gerektiğin vurguladı. Ben de hayvanlara çok düşkün ve hayvan dostu biri olarak bu akşam bu sözleri duymaktan ayrıca memnun oldum. İş yerimden Beylerbeyi’ne kadar olan yolculuk sürecinde önce beni minibüslerine alıp güvenle semtime ulaşmamı sağlayan şoför beye ve yanındaki arkadaşına bu duyarlı ve insani yaklaşımlarından ayrıca da değerli sohbetlerinden dolayı ne kadar teşekkür etsem azdır. Yaz kış demeden her gün sabahtan akşama kadar yüzlerce insanla muhatap olup sinirleri iyice yıpranan ayrıca da trafik kargaşası içinde yine de bizleri güvenle yerlerimize ulaştırmaya çalışan bu emekçi insanlara bizler de gereken değeri göstermeliyiz.  Bir kez daha anladım ki benim yurdumun güzel yürekli insanları hala var ve hep var olacaklar. Teknolojinin son hızla hayatımıza girmesiyle bizlerde hızla gelişmeye başladık ve giderek tüketim toplumu haline dönüştük. Maalesef ki tükettiğimiz sadece maddi şeyler değil, insani duygularımızı ve değerlerimizi de hızla tüketir olduk. Giderek de sevgi, hoşgörü ve merhamet yoksunu olmaya başladık. Ne olur değerlerimizin yitip gitmesine müsaade etmeyelim. Çocuklarımıza ve yeni nesile bunları aktaralım ki ruhsuz, değer yargılarından yoksun ve merhametsiz bir toplum yetişmesin.  

Editör: EMİNE KALYON

reklam alanı

YORUMUNUZU BIRAKABİLİRSİNİZ

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.

MOBİL UYGULAMAMIZ

HABER ARŞİVİ


Yeşim Demir'le Rüya Yorumu


KÖŞE YAZARLARI

reklam
reklam