reklam
reklam

Yeşilçam Bir Değerini Daha Yitirdi

Eklenme Tarihi: 3 Nisan 2021, Cumartesi - 10:22   Okunma Sayısı: 197112
Sinemamızın yetiştirdiği önemli karakter oyuncularından olan Yılmaz Cesur, 26 Mart 2021 Cuma günü hayatını kaybetti. 24 Mart Çarşamba günü kalp krizi geçiren Yılmaz iki gündür hastanede tedavi görüyordu.

14 Mayıs 1951 tarihinde Elazığ’da doğan Yılmaz Cesur, 70’li yılların ikinci yarısında sinemaya başlamış, bir süre kamera arkasında set görevlisi olarak çalışmıştı. Yılmaz’ın rol aldığı filmler arasında Gelin Kayası, Darbe, Kader Çıkmazı, En Büyük Babam, Sözde Kızlar, Yaşamadım ki, Yıkıla Yıkıla, Sülün Osman, Köy Kabadayıları, Yeter Be, Gelin Kayası, Gölet, Çoban Yıldızı, Dilekçe, Son Cellat, Dökülen Yapraklar, Beyaz Diken, Bir Şenliktir Yaşamak, Zehirli Çiçek, Son Yolcu, Beni Bensiz Yargılama ve Janjan gibi filmler ile Alem Buysa Kral Benim , Dumanlı Yol ,Hicran Yarası gibi diziler de yer alıyor.

Yılmaz Cesur, 27 Mart 2021 Cumartesi günü Yeni Ayazağa Mezarlığında son yolculuğuna uğurlandı. Pandemi nedeniyle kısıtlı katılımla gerçekleşen cenaze töreninde sanatçı dostları, sevenleri ve yakınları katılım sağladılar. Törene İsmail Ölçerman, Gani Rüzgar Şavata, Hasan Yıldız, Ertan Güntav, Engin Aksu, Selma Sahin ,Adnan Karabacak, Ömer Korkmaz ,Halil Çoruh ,Senem Setikmen, Ergin Duru, Ferhat Bahadır, Alattin Karababa gibi Yeşilçam ve sinema dünyasından isimler katılırken duygu dolu anlar yaşandı.

 

 

**************************************************************************

BENİM TANIDIĞIM YILMAZ CESUR

Değerli okurlarım, Yeşilçam Mart ayında acı kayıplar yaşadı. Ertem Göreç, Aytekin Çakmakçı, Rasim Öztekin, Ayla Karaca, Kuzey Makedonya ve Türkiye’de tanınan Luran Ahmeti gibi isimlerin ardından sinemamıza hem oyuncu, hem de set emekçisi olarak hizmetlerde bulunan Cesur Yılmaz’ı da sonsuzluğa uğurladık. Pandemi nedeniyle neredeyse bir senedir pek uğrayamadığım Yeşilçam sokağında Yılmaz ağabeyi de sık sık görürdüm. Onunla yaptığımız sohbetlerde halen çalışma isteğini ve sinemaya olan tutkusunu öğrenmiştim. Yılmaz Cesur ağabey yaşına göre dinç duran ve genç sinemacılara desteğini sürdüren kıymetli biriydi. Eylül 2019’da gazetemiz adına yaptığım röportajdan bazı bölümleri aziz hatırası anısına yayınlıyorum. TÜNAYDIN Gazetesinin düzenli bir okuyucusu da olan Cesur Yılmaz, TÜNAYDIN Gazetesi ailesine başarı dileklerini iletmişti.   Cesur ağabeye Allah’tan rahmet, kederli ailesine taziyelerimi iletiyorum

**************************************************************************

 

YILMAZ CESUR RÖPORTAJI

Kendinizden kısaca bahseder misiniz?

Adım Yılmaz Cesur. 1979’da burası filmcilerin durmadan gidip geldikleri bir yerdi ve servisler devamlı kalkardı. Ben de burada bir takım elbise giyip, ayakta bekliyordum. O dönemde insanlar bir sanatçı görmek umuduyla gelirdi. Bir gün rahmetli Erol Taş beni görünce fark etti ve sinemaya ilk adımı atmamda Erol Taş’ın katkısı çok büyük oldu. Erol Taş yazhanede beni görünce, “İyi bir oyuncu olur.” demiş ve yapımcılara önermişti. Tabi ilk filmimde (Gelin Kayası) başrol oynamam büyük bir şanstır. Bu kimseye nasip olmaz. Gelin Kayası’nda Güngör Bayrak ve rahmetli Sümer Tilmaç’la oynamıştım ve filmdeki ağa rolünü de Erol Taş oynamıştı. Gelin Kayası’ndan sonra Maraş’ta çekilen Rabbine Dön’de ise rahmetli Hüseyin Peyda ile beraber çalıştık. Çeşitli filmlerin akabinde 1990’larda üretim azalmaya ve televizyonlar daha çok ön plana çıkmaya başlamıştı. TGRT kurulmuştu. TGRT TV’nin çektiği çeşitli yapımlarda oynadıktan sonra hem sinema hem de TV sektöründe çalışmaya devam ettim. Mesela Meral Konrad’la çektiğimiz Kadere 45 adlı çalışma Antalya Altın Portakal Film Festivalinde de gösterildi. Bu arada Ünal Küpeli’nin yönettiği ve Mahsun Kırmızıgül’ün başrolünü oynadığı Âlem Buysa Kral Benim dizisinde de yer aldım. Daha sonra, Malatya’da Dumanlı Yol adında bir dizi-film çekiliyordu, dizide Zaza karakterini tam 60 bölüm boyunca oynadım. Dumanlı Yol yayınlandığı dönemde televizyonda büyük ilgi görüyordu ve halk da bize teveccüh gösteriyordu. Halen beni Dumanlı Yol’dan tanıyıp hatırlayanlar var. Biraz ara verdikten sonra Köy Kabadayıları adında bir filme başladım. Akabinde ise Emrah’ın başrolünde oynadığı Hicran Yarası adlı dizide altı bölüm boyunca yer aldım. Tabi tüm bunlar olurken sağlık sorunları da yaşadım, beş altı kere ameliyat oldum. Şükürler olsun iyiyiz. Setlere çağrılırsam gidiyorum elbette, ama şartlarda sorunlar varsa çalışmıyorum, zira pek göstermesek de yaşımız ilerledi. Tabi bazı arkadaşlarımızı kırmıyorum. Onlar da abileri olarak görüyorlar ve elimden geldiğince set tecrübelerimin ışığında hareket ediyorum. Emekli oldum, ama sanattan emekli olunmuyor. Ölene kadar da sinemaya ve Yeşilçam’a gönül vermeyi sürdüreceğim.

 

Peki, şu dönemde sizin gibi değerli sanatçılara çalışmak amacıyla veya onore etmek amacıyla davet geliyor mu ?

Elbette geldiği zaman gidiyoruz, hem çalışmak amacıyla, hem de çeşitli etkinliklere. Sağlık sorunları nedeniyle iki davete gitmedim fakat Adana Altın Koza Film Festivali’nde Yeşilçam’a verdiğimiz emeklerden ötürü ödül aldım. O beni çok duygulandırmıştı. Halen de saklıyorum. Tabi sinema sanatçılarına hem halkımız, hem belediyelerimiz hem de ülke olarak değer veriliyor. Benim gibi birçok isime de sokakta hürmet ediliyor. Bundan güzel bir şey olamaz. Allah razı olsun.

 

Okurlarımıza buradan bir mesaj verebilir misiniz ?

Sinemaya gönül verenlere bir mesajım olacak elbette. Şu mesleği seviyorlarsa, bazı şeylere katlamaları gerekiyor. Belki aylarca çalışacak, belki aylarca çalışmayacaksın ama sinemanın güzelliğinin farkına varacaksın. En önemlisi sinemaya başlayan gençlerimiz mutlaka eğitim almalılar. Gerçi bizim zamanımızda eğitimi yoktu, sinema okulu yoktu. Fakat işi tecrübe ederek öğrendik. Abilerimizin, hatta ablalarımızın öğrettikleriyle bir yere kadar geldik. Bir de bizleri devamlı Yeşilçam sokağında görebilirler, çayımızı içip sohbet edebilirler. Ki zaten halkımız olmasaydı, bizler olmazdık. Onlar bizim, canımız ciğerimiz. Halkın teveccühüyle bu noktalara kadar geldik. Öyle arkadaşlarım var ki, buraya uğramadığım zaman ‘Cesur abi, neredeydin!’ diye soruyorlar. Ve Yeşilçam’ı sevebilmek için Yeşilçam’ lı olmak gerekiyor. Bunu camiaya kırk yıla yakın bir süre emek veren birisi olarak konuşuyorum. Yeşilçam’ın ekmeğini yedik. Allah razı olsun. Demek ki, sabretmek ve bu işi iyi bilmek gerekiyor. Gönül isterdi ki, şimdiki kuşaklar gibi okuldan gelelim, olmadı tabi. Yeşilçam’ın yıldız isimleri okuldan mı geldiler? Hayır gelmediler. Sadece bizim dönemizde, tiyatrodan gelen bazı oyuncu arkadaşımız eğitimliydiler. Ki; Yeşilçam’ın kendisi başlı başına bir okuldu. 90’lardan sonra okullu birçok arkadaşımızla çalışma imkânı bulabildik. TÜNAYDIN Gazetesinin düzenli bir okuyucusuyum. Gazetenize ve gazeteniz çalışanlarına çok teşekkür ediyorum. Yeşilçam’a, sinemaya gönül veren herkese şükranlarımı sunuyorum.

Kaynak: ÖZEL HABER
Editör: EMİNE AVCI

reklam alanı

YORUMUNUZU BIRAKABİLİRSİNİZ

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.

MOBİL UYGULAMAMIZ

HABER ARŞİVİ


Yeşim Demir'le Rüya Yorumu


KÖŞE YAZARLARI

reklam
reklam