reklam
reklam

'TÜTÜN İŞÇİSİ KADINLARIN UNUTULMAZ HİKAYELERİ'

Eklenme Tarihi: 3 Nisan 2019, Çarşamba - 12:31   Okunma Sayısı: 205526
"TÜTÜN İŞÇİSİ KADINLARIN UNUTULMAZ HİKAYELERİ” CİBALİ SOHBETLERİ”NDE  ELE ALINDI

İSTANBUL

Sosyal ve ekonomik tarihimizin tanıklarından Cibali Tütün ve Sigara Fabrikası’nın hikâyesi, mirasının koruyucusu Kadir Has Üniversitesi içinde yer alan Rezan Has Müzesi’nde bir panel dizisi ile anlatılmaya devam ediyor.

Cibali Sohbetleri’nin altıncı oturumunu Kadir Has Üniversitesi Görsel İletişim Tasarımı Bölüm Başkanı Eser Selen ve Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Araştırmaları Merkezi Direktörü Mary LouO’Neil gerçekleştirdi. Kadir Has Üniversitesi akademisyenleri, fabrikayı ‘üniversite’ olarak niteleyen ve işçi olmaktan gurur duyan kadınların öykülerini, mirasını devraldıkları mekânda keyifli bir sohbetle dinleyicilerle paylaştı.

Mary LouO’Neil ve Eser Selen 2013-2015 yılları arasında gerçekleştirdikleri proje ile Cibali Tekel Tütün ve Sigara Fabrikası'nda çalışmış kadınlarla bizzat görüşerek hayatlarının en önemli unsuru haline gelen, adeta özdeşleştikleri fabrikayı birinci elden dinleyip kaydetme fırsatı buldu. Fabrikanın en önemli ve kalabalık işgücü kadınların iş ve gündelik yaşam deneyimlerini belgelemeyi amaçlayan O’Neil ve Selen’in sözlü tarih çalışması, Türkiye’de kadın iş gücünün görünmezliğini ve bu mekânı var eden kadınların emeklerini belgelemiş oldu.

 

Tütün fabrikasında uzun yıllar çalışıp anılar biriktiren kadın işçilerin “Cibali Tütün Fabrikası”yla ilgli anlatıları .....

 

“BURASI BİZİM İÇİN BİR ÜNİVERİSTEYDİ”

Cibali Tütün Sigara Fabrikasını çevir çevir oku. Sonu gelmez. Hikayesi çok büyük. Neler yaşanmıştır burada bizden önce. Bizden sonrada. İnanamazsınız. Biz hep derdik ki çalışırken biz üniversite okuyoruz. Burası bir üniversite derdik İnanınki hep arkadaşlarla böyle derdik. Bakın üniversite oldu. Üniversitede sadece insanlar bölümünü okur. Fakat bir bilseniz bizim neler okuduğumuzu, neler yaşadığımızı, neler gördüğümüzü. Tatlı, sevinçli, üzüntülü neler yaşadık. Cibali Tekel Fabrikası bir umuttu. Sadece bize değil Türkiye’ye bir umuttu. Burası Fransızlardan tarihi belli değil. Türkiye’nin birinci Üniversitesi. İşçi Üniversitesi. En güzel yıllarımız burada geçti. Üniversite okumadık demeyelim. Hep birbirimize öyle derdik. Biz hayat üniversitesi okuduk. İlişkilerimiz genelde çok iyiydi. Sizin bir ağrınız varsa bütün arkadaşlar hissediyordu onu. Örneğin bugün benim bir senedim var mesela. Mesela ihtiyacın 2000 lira. O gün arkadaşlarla toplanıyorduk, para günü. Biz orta parası diyorduk. Şimdikiler gün parası diyorlar. Hemen toplanırdı. O parayla senin işin öbür gün başka bir arkadaşın işi görülürdü. Bir diyalog vardı .Güç alıyorduk onlardan Arkadaşlardan ve yapacağın işin korkmadan üstüne gidiyordun.

Bizim çalıştığımız yer konum itibariyle hakikaten örnek gösterilecek elemanlardık. Bir çıkardık koridora, şubelere, puro şubesine giderdim arkadaşlar yüreklerin basardı. Leğenlerle salata yapıldığını ben ilk defa burada gördüm. Kısırlar yapılır. Mantı açılır. Menemen yapılırdı. Öğlenden yemeğe gitmezdik. Yemeklerimiz çok kaliteli çıkmazdı. Denetleyenimiz yoktu. 4000 kişiye yemek çıkıyordu. Çünkü dışarılara gidiyordu. Burası fabrika olduğu için üretim bizdeydi. Bizde ekmeğimizi alıyorduk gidip. İnanın ocağımız vardı elektrikli ocaklar. Aşçılarımız erkekti. Evet biz bayanlar işte doğrama işlerine börekleri, köfteleri, bulaşığı biz yıkardık. Yemekleri aşçılar pişirirdi.

“SAYGIYA DAYALI, KARDEŞÇE BİR ATMOSFER VARDI”

Fabrika ilk açıldığı zaman kadınlar çalışıyormuş ama o zaman Müslüman kadınlar değil. Ermeni kadınlar çalışıyormuş. Daha sonra Müslüman kadınlarda çalışmaya başlamış.

Bölüm bölümdü imalat. Pipo, sicil muhasebe, kreş, yemekhane gerçekten güzel bir fabrikaydı. Kadın işçilerinin emeğinin çok olduğu bir fabrikaydı. Yüzde seksen kadındı. Erkeklerde vardı. Daha çok teknik kısımdaydı. Bölümden bölüme geçmek yasaktı.

Erkek ve kadın çalışanlar arasında mesafe vardı. Saygıya dayalı, kardeşçe bir atmosfer vardı.

Çalışmış olmak. Ekonomik olarak ayaklarının üstünde durabilmek demek. Ekonomik özgürlüğünü kazanmak demek. En azından kadın olarak eşine bağımlı olmuyorsun. Onun eline bakmıyorsun.

İşimi çok seviyordum. Arkadaşlarımı çok seviyordum. Çocuklarıma bir parça ekmek getirebiliyordum. Çocuğumun mamasını alabiliyordum. Çocuk parası alıyordum.

Bu çocuğuma ekmek ve bakıcı parasıydı. Bir buçuk lira , bir lira aylık alıyordum. Bir lira düşünebiliyor musun? Ecevit geldi 8 lira verdi saat ücretimize. Biz havalara uçtuk. O zaman ben parayı gördüm. Çok kağıt paralar iki buçuk lira. Ama değeri vardı. Çocuk baktım . bir yere gidebiliyordum. 25 kuruştu otobüs. Ama paranın değeri vardı. Yirmi sene çalıştım bu evi yaptım. Burayı aldım oturdum. On beş senedir emekliyim. 1000 lira emekli parası alıyorum çok şükür. Ama benim sigaram zaten 300 lira.

“FABRİKADA İŞÇİ ÇOCUKLAR İÇİN KREŞ VARDI”

Fabrikanın dışında kalan caminin arka kısmında kreş vardı . Yetmiş seken çocuk vardı. Hatta unutmadığım bir aile vardı. Çocukları olmuyordu. Bir kadın hamileydi, aldırmak istiyordu çocuğunu. Çocuğu olmayan bir kadın ona sen doğur ben bakacağım demişti o çocuğa . Diğeri ikiz bebek doğurdu, şans eseri sonra bu ikizleri yuvaya taşıdı . Doğur bakacağım diyen kadın bir buçuk yıl sonra  kendi çocuğunu dünyaya getirdi. Kendi çocuklarını bakıcılar büyüttü, o ikizleri kreşe taşımaya devam etti. Nasıl canla başla seviyordu o çocukları.

“Cibali Tütün Fabrikası: Emeğin Mekânı” sergisi kapsamında gerçekleştirilen “CİBALİ SOHBETLERİ”, önümüzdeki aylarda da serginin atmosferi içinde fabrikayı ve ona dair öyküleri dinlemek isteyen dileyen herkesin katılımına açık olarak devam edecek.

Rezan Has Müzesi Cibali Sigara ve Tütün Fabrikası Eserleri Koleksiyonu

Cibali Tütün ve Sigara Fabrikası’nda kullanılan makinaların, eşyaların, belgelerin ve fotoğrafların ait oldukları yere dönebilmeleri adına 2005 yılında başlayan mücadele 2008 yılında sonuçlandı ve eserler İslam ve Bilim Teknolojileri Müzesi envanterine kaydedildikten sonra Rezan Has Müzesi’ne geçici süre ile devredildi.

Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemleri ile Türkiye Cumhuriyeti’nin endüstriyel, ekonomik, siyasal, sosyo-kültürel tarihine tanıklık etme olanağı sunan bu koleksiyon, Cibali Tütün Fabrikası’nın Türkiye emek tarihindeki yerini, özellikle de kadının iş gücüne verdiği katkı ve emeği de ortaya koyuyor.

100 yılı aşkın tarihinde gerek birimleri gerek çalışanları ile ülkenin ekonomik ve toplumsal değişim sürecinde hatırı sayılır katkıları olan önemli ve dinamik bir mekânın öyküsünü aktaran bu sergi aynı zamanda, yaşadığımız kentsel dönüşüm sürecinin toplumsal hafızamızdan neleri tamamen silip, neleri kökten değiştirdiğini de bir kez daha hatırlatıyor.

 

Kaynak: ÖZEL HABER
Editör: ZEHRA EVCİL

reklam alanı

YORUMUNUZU BIRAKABİLİRSİNİZ

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.

MOBİL UYGULAMAMIZ

HABER ARŞİVİ


Yeşim Demir'le Rüya Yorumu


KÖŞE YAZARLARI

reklam
reklam