reklam
reklam

Çılgın Ressam Çalış’ın hayatından kesitler

Eklenme Tarihi: 15 Ocak 2019, Salı - 11:12   Okunma Sayısı: 190043
Daha önce açtığı sergilerden kendisini tanıdığımız Ressam Tuğrul Çalış’ı, bir de çalışma ortamında görmek istemiştim. Sıkı dostluğumuz olmasına rağmen görüşmelerimiz bazen seyrekleşebiliyor. Aslında birbirimizi her hafta düzenli arasak da elinde fırçasıyla yeni tuvalinin karşısında ve renklerin içinde görmek istiyordum onu… Kış mevsiminin soğuk bir gününde ona haber vermeden atölyesine gitmek istiyordum.

 

Bu düşüncemi Sevgili Başak’a da açınca birlikte gitmeyi planladık. Bendeki adres gittiğimizde bir apartman dairesi çıktı karşımıza… Hayretimizi gizleyemedik doğrusu. Çaldık kapıyı daldık içeri… Onu çalışma düzeni içinde gördük. Başak hemen fotoğraf makinasını eline aldı ve başladı resim çekmeye…

 

İlk tespitlerimiz

Geldiğimiz yer Tuğrul Bey’in hem ev hem de atölye olarak kullandığı bir mekândı. Duvarlarda kendi ürettiği resimler, bazıları çerçeveli, bazıları kanvas üzerinde asılı durumda; bazı yapıtları da dolaplarda istiflenmiş vaziyetteydi.

Yağlıboya ve renklerle iyi bir dostluk kurduğunu, renkleri uyumlu uyumsuz birbirinin yanına, üstüne sürmek ve figürlerle süslemekle önüne bambaşka bir dünya açtığını gördük. Bizi odalarda gezdirirken açıklamalar yapıyor, en son tekrar salona geldiğimizde kahve ikram etmek istediğini belirtiyordu. Biz salonda kendi aramızda konuşurken kahvelerimizi getirdi.

 

İlk soruyu ben yönelttim kendisine:

 

    ---Tuğrul Bey, bize resim yaparken bir anlık hislerinizi anlatır mısınız?

    ---Başak Hanım, şu anda sizlerin gelmenizden son derece mutlu oldum. Siz gelene kadar yaptığım iş, zamanında temizlenmediği için sertleşmiş fırçanın taze boyanmış zeminde bıraktığı izlere bakmak ve bir hüküm vermekti. Dinlediğim müzik parçasının ritminde fırçanın tuval üstündeki dansını izliyor, sonra da resmin karşısına geçip seyretmenin verdiği hazzı yaşamaya çalışıyordum.

    ---Bu tür resimler yapmayı neden tercih ettiniz? Örnek aldığınız ressamlar mı var?

    ---Tabii beğendiğim ressamlar var, onlardan ilham almıyorum. Beğendiğim ve tablolarını zevkle izlediği ressamlar arasında Matisse, Picasso, Dali, Miro, Chagal, Klimt, Van Gogh, Klee, Bedir Rahmi Eyüboğlu, Osman Hamdi Bey, Nuri İyem, Zeki Faik İzer, Fikret Mualla vardır.

Berlin’de ilk karma ve kişisel sergimi açtıktan sonra 1999 yılında Türkiye’ye dönmüş ve Anadolu’nun değişik köşelerinde (Eskişehir, Gebze, Maden-Elazığ, Gümüşhane, Sürmene-Trabzon) çalışırken sergilerimi açmayı da sürdürmüştüm. Özellikle İstanbul’da açtığım sergiler de gazetenizde sıkça yer bulmuştur. Yurt dışı sergilerimin birini 5 Aralık 2016’da Tayland’da ve 13 Ocak 2018’de Filipinler’de açmıştım…

 

 

Sohbet yurt dışına taştı

Kısaca Almanya’da yaşadıklarını anlattı bu arada... Yabancı kültürü özümlemiş olduğu ortadaydı. Kahvelerimiz bitince çay da ikram etmek istedi. Yazarımız Cengiz Baysu, kendisine çağdaş Romen yazarlarının kitaplarından “Çeviri Atölyesi-III”ü takdim etti.

Tuğrul Bey bu kitap takdiminden sonra Zeki Faik İzer (1905-1988’in resmiyle tanışmasını ve onun “Soyut Arayışlar”ını anlatmaya başladı.

  

    ---Resimlerinizi seçtiğiniz belirli çizgiler mi var?

    ---Hayır, aklıma esen en küçük fikirden bir şeyler üretmeyi tercih ederim. Bir gün sergimi gezen birisi figürdeki çizgiyi göstererek “eğri çizmişsin” dedi. Ben de “ben eğri çizdim onu” dedim, anlayamamıştı.

    ---Salvador Dali, “Tuvalimde ortaya çıkan görüntülere şaşıran ve ürken ilk kişi benim” demiş… Bu sözü nasıl değerlendirirsiniz?

    ---Katılmamak mümkün değil. Şaşırma ve ürkme insanın içinde yaşadığı ruh haliyle ilgilidir. Ben de bir tuvali tamamladığımda o an için düşüncelerimi ifade edemiyorum. Aradan bir zaman geçiyor, o tuvale baktığımda, “gerçekten bunu ben mi yapmışım?” dediğim olabiliyor. Örneğin; Vasily Kandinsky de “Renk ruhu doğrudan etkiler” demiştir. Benim ruhum da coşunca renk dünyam bütün kapılarını açıyor.

 

Masa üzerinde fotoğraflar

Hemen yanımızdaki masanın üzerinde onlarca fotoğraf var. Yıllar öncesine ait çizimlerin çekilmiş fotoğrafları, bu kartlar. Üzerinde çalıştığı bir eserin, hatırası olan bir konu olduğunu açıkladıktan sonra boya kutusuna fırçasını daldırıp tuval üzerinde gezdirmeye başladı.

Almanya’da açacağı sergi ile kısa bilgiler verdikten sonra götüreceği eserlerini de bize gösterdi, Tuğrul Bey… Bu konudaki düşünce ve izlenimlerimiz sergi dönüşünde yazacağız…

 

Tuğrul Hoca’ya bizden

Ellerine sağlık üstad! Gidip gezmek varken ülkemizi de tanıtmayı içine alan bu zahmetli gayretlerinden dolayı binlerce teşekkür sana. Sergilerini takip ve seni izlemeye devam edeceğiz.



Kaynak: ÖZEL HABER
Editör: BAŞAK ERTEKİN-CENGİZ BAYSU

reklam alanı

YORUMUNUZU BIRAKABİLİRSİNİZ

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.

MOBİL UYGULAMAMIZ

HABER ARŞİVİ


Yeşim Demir'le Rüya Yorumu


KÖŞE YAZARLARI

reklam
reklam