İSTANBUL

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı himayelerinde, Yunus Emre Enstitüsü tarafından sürdürülen Türkiye Akademik ve Bilimsel İş Birliği Projesi (TABİP), ekonomik hacimleriyle ve yüz binlerce çalışanıyla 1 trilyon doları aşkın piyasa değerine sahip olan ve son bir yılda gerçekleştirdikleri 500 milyar dolarlık satış hacmi ile Çin ekonomisine yön veren markaları Türk iş insanlarıyla bir araya getirecek. Konferansın açılış konuşmasını yapan Yunus Emre Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Şeref Ateş,dünyanın diğer bir ucundan gelen iş insanlarının bu proje ile ticari ve kültürel bakımdan yakınlaşacağına dikkat çekti. Dünyanın hızla büyüyen ekonomisi olan Çin iş dünyasının önde gelen firmalarının, Türkiye’yi tanıması açısından konferansın ve devamında TABİP projesinin önemli bir rol üstlendiğinin altını çizdi.

Gelişme katkı sağlayacak

TABİP'in önemine vurgu yapan Yunus Emre Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Şeref Ateş, projenin ekonomik, kültürel, akademiksel ve bilimsel iş birliklerinin gelişimine büyük katkı sağlayacağını ifade etti.

Yunus Emre Enstitüsü'nün toplam 46 ülkede faaliyet gösterdiğine dikkat çeken Ateş, Türkiye’nin kültürünü, dilini, akademik ve bilimsel çalışmalarını tüm dünyaya tanıttıklarını söyledi.

Yaptıkları çalışmaları, Türkiye'nin Milli kurumlarının, kuruluşlarının, akademik ve bilimsel çalışanların, kısaca tüm sektörlerin hizmetine sunduklarını belirten Ateş ''Yürüttüğümüz kültür ve kamu diplomasisi faaliyetlerine bilim diplomasisi faaliyetlerini de eklemiş bulunuyoruz” dedi.

Çin'de Türkiye yılı

Çin'de geride bıraktığımız yılın Türkiye yılı olarak ilan edildiği hatırlatan Ateş, Yunus Emre Enstitüsü olarak Çin ile kültürel, sosyal, akademik ve bilimsel iş birliği alanlarında etkileşimlerini daha ileriye götürmek amacıyla kültür ve bilim diplomasisi çalışmalarını çok yönlü olarak yürüttüklerini söyledi.  2019 yılına çok güzel etkinliklerle ve iş birlikleriyle başladıklarını ifade eden Ateş, bundan sonra Çin’den Türkiye’ye gelen turist sayısında büyük bir artış olacağını söyledi.  İki ülke arasında kültürel ilişkilerin çok daha fazla gelişeceğine dikkat çeken Ateş,  iş birliğinin, gerçekleştirilen projelerle pekişeceğine vurgu yaptı.

İstanbul'da Çin sokağı

Bir Kuşak Bir Yol, Geleceğe Birlikte Yön Verelim Konferansı'nda konuşan  İstanbul Vali Yardımcısı İsmail Gültekin, İstanbul'da bir Çin sokağı kurmayı hedeflediklerini söyledi.

Çin’den İstanbul’a daha fazla turist gelmesi için öncelikle İstanbulluların Çin kültürünü tanımasının önemine değinen Gültekin, Çin sokağı ile, Çin kültürüne ait değerleri, objeleri ve ürünleri doğrudan İstanbullulara ulaşılabileceğiz. Bu sokakta ayrıca Çince yazılmış, yönlendirme tabelaları da olacak. İstanbul'da Çin restoranlarının sayısını artmasını teşvik etmek istiyoruz” dedi.

Çin şehirlerine doğrudan ulaşım

İstanbul‘dan Çin'in dört önemli şehrine doğrudan ulaşım imkanı bulunduğuna dikkat çeken konuşan  İstanbul Vali Yardımcısı İsmail Gültekin "Valilik olarak sektör ile yaptığımız iş birliği sonucunda, Çin havayolu şirketi ile geçtiğimiz ay İstanbul’a Pekin’den doğrudan uçak seferlerinin başlatılmış olmasından büyük memnuniyet duyuyoruz. Bunu Çin’in diğer hava yolu şirketlerinin de takip etmesini istiyoruz. Çünkü her yıl yurt dışına 140 milyon turist gönderen bir ülkenin sadece 400 bin turistini alıyor olmayı yeterli görmüyoruz. Bunu artırabilmenin birinci yolunun doğrudan uçak seferlerini artırmak ve bunun Çin hava yolu şirketleriyle de desteklemesini sağlamak olduğunu biliyoruz” şeklinde konuştu.

Eşsiz bir ülke Türkiye

Türkiye'nin kültürel farklılığına ve çoğrafi konumuna dikkat çeken Çin’in en büyük sosyal medya platformlarından Yidian’ın Üst Yöneticisi (CEO) Li Ya, kültürel gücün İstanbul ve Türkiye’nin merak edilmesi için yeterli bir neden olduğunu söyledi. Türkiye’nin özel coğrafi konumu ile eşsiz bir konumda olduğuna vurgu yapan Li Ya, Türkiye'nin Avrasya, Avrupa ve Afrika kıtaları arasında önemli bir kesişme noktasında bulunduğunu belirtti. Geçen yıl Türkiye’ye gelen 40 milyon turistten sadece yüzde 1’inin Çin’den gelmesinin şaşkınlık verici bulduğunu söyleyen Li Ya, ''Nasıl bu kadar az Çinli turist geldi ben büyük bir hayal kırıklığı yaşadım. Çin'den daha çok kişinin gelmesi gerekirdi” dedi.

İki ülke arasındaki kültür ve turizm etkileşiminin artmasıyla birlikte iş fırsatlarının da artacağa vurgu yapan Li Ya, İstanbul’da hem kilise hem de caminin uyum içerisinde bulunduğunu, bununda hoşgörünün bir neticesi olduğunu söyledi.

Türkiye, Çin’de tanınmaya başladı

Türkiye’nin özel bir ülke olduğunun altını çizen Yidian Kıdemli Başkan Vekili Jin Zhi, küçüklüğünden bu yana Türkiye’yi çok merak ettiğini ve nihayetinde İstanbul'a geldiğini söyledi.

Türkiye’nin Çin’de günden güne daha çok tanındığına ve ilgi gösterildiğine dikkat çeken işaret eden Jin Zhi, Türkiye'nin son derece Romantik bir ülke olduğuna ve Çin'de merak edildiğini belirtti. Türkiye gibi romantik imajların Çin’de çok popüler olduğunu işaret eden Jin Zhi, ''Çin’de internet üzerinden dünyayı tanımayı çalışan gençler dış dünyayı çok merak ediyorlar. Türkiye’yi romantik bir yer olarak görüyorlar” şeklinde konuştu.

Büyüyen ticaret hacmi

Doğudan batıya doğru giden trenin, tekrar batıdan doğuya doğru geldiğini söyleyen DEİK Türkiye-Çin İş Konseyi Başkanı Murat Kolbaşı ''Türkiye ile Çin arasında 25 milyar dolar seviyelerinde olan ve zaman zaman 30 milyar dolara doğru yaklaşan bir ticaret hacmi bulunduğuna dikkati çeken Kolbaşı, "İki ülkenin de önemli tarihi geçmişi var. Ve gelecekte de önemli iş birliği çıkarılabilir. Özellikle Çin'in 2 önemli özel bankasının Türkiye gelmiş olması, ki bunlardan bir tanesi dünyanın en büyük bankası... Türkiye’ye gelmelerinin hemen ardından şu anda Türkiye'de faaliyet gösteren Çinli firma sayısı bini geçti ve hızla artıyor" dedi. Her iki ülke arasındaki turizm seviyesinin istenilen düzeyde olmadığına dikkat çeken Kolbaşı '' Çin'den seyahate çıkan 120 milyonun üzerinde bir turist var. Türkiye 2018'de sadece 400-450 bin civarında bir turist alabildi. Avrupa Birliği'ne ekonomik anlamda üye olan Türkiye'nin, Türkiye'de yapılanan markalarının, şirketlerinin, baktığımızda her bir sektörde ilk 10'a giren Türk markaları ve şirketlerinin, Çin ve Asya Pasifik genelinde pazar payını artırarak kendilerini büyütmeleri gerekiyor. Bu bizim ticaret açığımızı kapatmamızı sağlayacak" diye konuştu.