reklam
reklam

Mirasımız Miracımızdır

Eklenme Tarihi: 24 Aralık 2018, Pazartesi - 10:31   Okunma Sayısı: 296048
Binlerce resim, fotoğraf ve yazı… Anlatamadı bize Kudüs’ü… Bir coğrafya her üç dine yurt olacak ama gelin görün ki, oradaki insanlar huzur içinde yaşayamayacak…

KUDÜS

Taksim metrosunda yine Kudüs’ü anlatan bir karikatür sergisi var. Bütün görsellerde kan, barut ve ateş var. Ortak öğeleri yine çocuklar, kadınlar oluşturuyor. Özlemler dile getiriliyor. Neye mi? Huzur ve barışa!

Mirasımız

Kudüs ve Civarındaki Osmanlı Mirasını Koruma ve Yaşatma Derneğinin bastırdığı broşürde ortaya Kudüs konulmuş. İsra şehrinden Mescid-i Aksa başlığı altında kısa bir metinle giriş yapılmış.

Kudüs’te Osmanlı döneminden kalan birçok eser bulunmaktadır. Yalnızca Mescid-i Aksa’nın içindeki tarihi eserlerin sayısı 60’tan fazladır. Bu tarihi eserler; kapılar, minareler, cami ve mescitler, kubbeler, medreseler, revaklar ve kemerlerden oluşmaktadır. Mescid-i Aksa 144 bin metrekare olup surların içinde bulunmaktadır.

Bu haritada; halen açık durumda 10 kapı, kapalı durumda 8 kapı, 6 adet cami ve mescid, 15 adet kubbe (8 adedi Osmanlı zamanında yapılmış), 12 adet medrese, 2 adet revak, 8 adet kemer (ikisi Osmanlı zamanında yapılmış), 13 adet çeşme (tamamı Osmanlı zamanında yapılmış), 1 adet mihrap, 1 adet namazgâh, 1 adet kuyu, 1 adet Burak duvarı, 1 adet Selâhaddin minberi gösterilmiştir.

Müslümanların ilk kıblesi ve Hz. Muhammed (s.a.v.)’nin Mirac’a yükseldiği yer olan Mescid-i Aksa ve içindeki tarihi eserler adım adım tanıtılmaktadır.

 

Kubbet-üs Sahra

Haritada 25 No. ile gösterilen sarı kubbe Kubbet-üs Sahra’dır. Resulullah (s.a.v)’ın miraca çıktığı yerin üzerine Abdülmelik bin Mervan tarafından (685-705) arasında yaptırılmıştır. Sekizgen kubbeli mimarilerin en güzel örneklerinden biridir.

35 m. yüksekliğinde ve altın parçalarıyla kaplı ve çok heybetli bir kubbesi ve 4 m. uzunluğunda hilâli bulunmaktadır. İç mimarisi özel yapılmış seramikler, güzel hatlar ve özel çinilerle süslüdür.

Haçlı işgali döneminde kiliseye çevrilmiştir. “Çok azametli Tapınak” olarak isimlendirilmiştir. İçine bir sunak yapılmış ve tepesine hilâl yerine haç takılmıştır. 1187 yılında Selâhaddin Eyyubî Kudüs’ü fethedip Kubbet-üs Sahra’yı eski haline çevirmiştir. Türkiye, 2009 yılında 250 bin euroya üzerindeki hilâli tenilemiştir.

 

Kudüs’te ilk yerleşim

Filistin’de ilk yerleşim, 1882’de Doğu Avrupa’dan kaçan Yahudiler tarafından başlatılmıştır. II. Abdülhamid, 1888 tarihli bir fermanla göçü yasaklamış, ziyaret amacıyla gelen Yahudilerin kalış süresini de üç ay ile sınırlandırmıştır.

 

Konsoloslara çeki düzen

Cebel-i Lübnan’da konsoloslukların ve ahalinin nizamnameye göre hareket etmesi ve konsolosların Osmanlı tebaasından tercüman ve hizmetkâr istihdamlarına karşı çıkılmaması emredilmiştir.

Kudüs’teki İngiltere konsolosunun Nâsıra’yı ziyareti esnasında Nasıra Müdürü Mehmed Ağa’nın karşılamaya çıkmaması sebebiyle ikaz edilmesi, Beyrut’ta silah satışlarına engel olunması, İngiltere kraliçesi hakkında uygunsuz hareketlerde bulunan Merciuyyun kazası Eble’s-Sefy köyü ahalisinden Ebu Semre Lağme isimli şahısın affedilmesi konusunda buyruk gönderilmiştir.

 

 

I. Dünya Harbi yılları

I. Dünya Harbi sırasında Yahudiler, İngilizlere her türlü istihbarat desteğini sağlamışlardır.

Bu hizmetlerine karşılık İngiltere Dışişleri Bakanı Belford, 2 Kasım 1917’de kendilerine toprak verileceğini vaat etmiştir. Filistin’in kurtarılması için Yahudiler tarafından kurulan tugay seviyesindeki ilk nizami birlik, 1918 yılında İngilizlerin yanında Türklere karşı muharebeye girmiştir.

I.Dünya Harbi’nde bu topraklar uğruna Osmanlı Devleti “Gazze muharebeleri” başlığı altında üç kez mücadele etmiş, yüzlerce Anadolu çocuğu şehit, yaralı ve kayıp olarak harp ceridelerinde yerini almıştır.

 

Altı Gün Savaşları

İsrail, 1967 Savaşı’ndan itibaren bölgeyi hukuka uygun olmasa da havadan ve denizden kontrol altında tutmakta ve su kaynaklarını denetlemektedir. Bu avantajla Gazze’de ve hatta Filistin’de kendi istediği doğrultuda iskâna müsaade etmektedir.

1967 yılındaki “6 gün savaşı” sırasında İsrail, Kudüs’ün doğu kesimini işgal etmiş ve daha sonra da ilhak etmişti. İsrail, bu kutsal kenti mutlaka başkent olarak görmek istiyordu…

İsrail’e Doğu Kudüs dahil 1967’de işgal ettiği topraklardan çekilmesi yönünde çağrı yapan Birleşmiş Milletler (BM) sözcüsü, Güvenlik Konseyi kararlarını hiçe sayan bu adımın uluslararası aktörler nezdinde bir dirençle karşılaşacağını belirtmiştir.

 

ABD’nin bölgede yer alması

İsrail’in büyük hâmisi İngiltere, bugün yerini ‘bodyguard’ durumundaki ABD’ye bırakmıştır. BOP eşbaşkanlığı, stratejik ortaklık ve teröre karşı işbirliği palavralarıyla Türkiye’yi oyalamaya devam eden ABD,  İsrail’in yanında yerini almıştır.

ABD’nin dümen suyundaki AB’ye, sessizliğiyle Arap Birliği de katkı sağlamaktadır. Aşiretler arasında koyun çalmayla başlayan o topraklardaki kavgaya hep dışarıdan müdahaleler olmuştur. Bu ikiyüzlülük hiç bitmeyecektir. Umalım ki bu kavga tekrarlamasın… 

 

Büyük Orta Doğu Projesi

… BOP’u oluşturan ek planlar içinde Kudüs’ün statüsü de mevcuttur. Kuzeyde engellerle karşılaşan BOP, güneyden uygulamaya konulmuş, daha kısa zamanda ve daha geniş bir alanda sonuç alınmaya çalışılmıştır.

İlginç olan, geçtiğimiz son iki asırda Orta Doğu bölgesine sınırsız bir ihtirasla sahip çıkarak etki alanı haline sokan İngiltere, şimdi sessiz sedasız gelişmeleri izlemektedir. İngiltere’nin, Körfez Harekâtı’ndan beri bölgedeki işleri ABD’ye vermiş olması, Breksit’ten çıkışını 35-39 milyar dolarlık geri ödemeyle yapacak olması, ekonomisini ayakta tutabilmek için Türkiye ve Arap ülkeleriyle iyi geçinmek zorunda kalması, onu muhteşem yalnızlığa itmiştir.

Avrupa Birliği, Kudüs’ün statüsüyle ilgili anlaşmazlığa âdil bir çözüm getirilmesi ve nihaî statünün İsrail ile Filistinliler arasındaki doğrudan barış görüşmelerinde belirlenmesini talep etmektedir.

 

 

 

 

Donald Trump’tan önceki ABD Başkanları

Aslında Trump’tan önceki ABD Başkanlarının da gündeminde olan Kudüs konusu, seleflerinin yerine getirmekten kaçındığı ve Kudüs’ü İsrail’in başkenti sayan yasayı hayata geçirmiş oldu. 1995 yılında Kongre’den geçen yasanın uygulaması, her altı ayda bir başkanın imzaladığı feragatnameyle geri bırakılıyordu. 

Başkanların yasayı dondurmalarının nedeni Amerikan çıkarlarının tehlikeye gireceği, Arap-İslam dünyasıyla ilişkilerin bozulacağı ve barış sürecinin sekteye uğrayacağına yönelik kaygılardı.

Önceki Başkan Barack Obama da 2008’de Yahudi kuruluşu AIPAC’taki konuşmasında “Kudüs, İsrail'in başkenti olarak kalacaktır ve bölünmeden kalmalıdır” demişti. Şimdiki Başkan Trump, biraz ileri giderek biraz da doldurmayla hareket etmiş, Dışişleri ve Savunma Bakanlarının karşı çıkmasına rağmen böyle bir açıklama yaparak sıra dışı liderliğin bir örneğini vermiştir.

 

Kaynak: ÖZEL HABER
Editör: BAŞAK ERTEKİN

reklam alanı

YORUMUNUZU BIRAKABİLİRSİNİZ

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.

MOBİL UYGULAMAMIZ

HABER ARŞİVİ


Yeşim Demir'le Rüya Yorumu


KÖŞE YAZARLARI

reklam
reklam