reklam
reklam

Poyrazlar Gölü Tabiat Parkı

Eklenme Tarihi: 14 Ekim 2018, Pazar - 22:09   Okunma Sayısı: 300564
Onları hiçbir engel yıldıramadı, hiçbir şart vaz geçiremedi. Yıllar kovaladı, onlar zamanı oyaladı. Biraraya geldiler, hatıraları tazelediler. Gelemeyenler oldu, telefonla görüntülerini paylaştılar, seslerini duyurdular. Yaşları ileriydi, bazılarının rahatsızlıkları vardı, yılmadılar yine geldiler. Harp ceridesi değil sulh zamanı ceridesiydi yazdıkları…

Her ay bir yerde etkinlik düzenleyerek biraraya gelen “İhtiyar Delikanlılar”, bu kez Poyrazlar Gölü Tabiat Parkı’nda toplandılar. Ellerinde kitap, belge ve resim taşıyanlar vardı. Bölgenin tarihini çeşitli kütüphanelerde araştırmış, resimler bulmuşlar. Çocuklarıyla, torunlarıyla paylaşmışlar. Hatta çocuklarını getirenlerin sayısı da giderek artmıştır.

İstanbul-İzmit güzergâhı üzerinde iki ayrı yerde kısa mola vererek, küçük gruplarla buluştuk. Çay ikramı aksaksız sürdü. Sonunda bu doğa harikası yere, Poyrazlar Gölü Milli Parkı’na geldik.

Sevgili İsmail ve Cengiz’in çay ve yemek ikramından önce bölgenin coğrafyası ve tarihi hakkında açıklamalar yapılmıştır. Hazır olduğu bildirilince yemeğe geçilmiş, nefis etli yemekler herkesin takdirini kazanmıştır. İki arkadaşımıza gösterdikleri incelikten dolayı teşekkür ediyoruz. Göl kıyısında yapılan kısa gezinti sonrasında “topaç çevirme” yarışmasına geçilmiştir.

 

Poyrazlar nasıl bir yer?

Poyrazlar Gölü, Sakarya il merkezinin 7–8 km kuzeydoğusunda, Sakarya Nehri’nin kenarında yer alan alüvyon set gölüdür. Gölün diğer bir adı da Teke Gölü’dür. Gölün alanı 67 hektar, derinliği 3-8 m’dir. 1. derece doğal sit alanıdır.

Eski Sakarya-Karasu kara yolunun 10’uncu km’sinde yer alan göl, yeni Karasu yolunda ise Güneşler kavşağından sonra 5’inci km’dedir.  Göl, fazla sularını 350 metre uzağındaki Sakarya Nehri’ne boşaltır. Güney kısımları sığ ve sazlık, çevresi ormanlıktır. Yine bu bölgede küçük bir longoz yer alır. Bu küçük alan su kuşlarının beslenme ve üremesi için önemlidir. 

Poyrazlar Gölü Sakarya Nehri’nin yatak değiştirmesiyle meydana gelmiştir. Sakarya Nehri taştığı zaman, suları kapaklı boğaz denilen bir boğazla göle karışmaktadır. Normal zamanlarda nehir sızıntılarla gölü besler.

Tatlı su gölünün kuzey ucundan çıkan dere ile göl suları Sakarya Nehri’ne karışır. Göl çevresindeki ormanlık alanda gürgen ve meşe ağaçları çoğunluktadır. Sonradan ağaçlandırmayla karaçam ve sarıçam türleri de ormanlık alan içine serpiştirilmiştir.

 

Tabiat Parkı’ndaki tesisler

Tabiat Parkı, 1985 yılında tesis edilmiş, 1995 yılında resmi tescili yapılmıştır. Tabiat Parkı olarak 2011 yılında tescil edilmiş ve alanı 231 hektara çıkarılmıştır.

Göl ve çevresi barındırdığı eşsiz doğal güzellikler nedeniyle 1993 yılında Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu tarafından 1. Derece doğal sit alanı olarak ilan edilmiştir. 
Tabiat Parkı içinde büfe, kır kahvesi, yağmur barınağı, iskele, WC, mescit, çocuk oyun grupları ve çeşmeler mevcuttur. Yolu asfalttır. 

Poyrazlar Gölü Tabiat Parkı piknik, dinlenme, doğa yürüyüşü, yaban hayatı gözlemciliği, çeşitli spor aktiviteleri gibi açık alan etkinliklerinin yapılabildiği insanların psikolojik yapısına ve zevkine hitap eden doğal bir manzaraya sahip mekân konumundadır.

 

 

 

 

Bitki ve hayvan türleri

Oldukça geniş bir yelpazeye dağılan bitki türleri arasında meşe, çam, karaçam, kızılçam, sarıçam, servi, dişbudak, göknar, akçaağaç, adi ceviz, kavak, aksöğüt, sedir, yabani elma, yabani kiraz, alıç, kızılcık, böğürtlen, kuşburnu, tavşanmemesini sayabiliriz.

Poyrazlar Gölü, kara ve su kuşları açısından önemli bir zenginliğe sahiptir. Günümüze kadar yapılan çalışmalarda 154 kuş türü tespit edilmiş olup bunların 65’i yerli kuş türüdür. Geri kalanlar göçmen ve transit kuşlar şeklinde sınıflandırılabilir.

Kara hayvanları arasında çakal, tilki, gelincik, tavşan, sincap, kirpi, yaban domuzu, köstebek, tarla faresi, kara kaplumbağası, kertenkeleyi sayabiliriz. Balık türleri arasında sazan, karagöz, turna, tatlısu levreği, yayın ve kaya balığı öne çıkar.

 

İşgal yıllarında Poyrazlar köyü

Mondros Mütarekesi sonucunda 13 Kasım 1918 günü İstanbul’a gelen İtilâf donanması içinde biri kruvazör beşi muhrip olmak üzere altı parça Yunan harp gemisi de vardı. İstanbul önlerinde bırakılan birkaç geminin haricinde diğer gemiler ve Yunan filosu İzmit Körfezi’ne gönderilmişti.

Önce İstanbul’a gelen İngilizler, 20 Kasım 1918’de İzmit’i işgal ettiler. Yaklaşık 2 yıl sonra 27 Ekim 1920’de de Yunan askerleri İzmit’e girdiler. 28 Haziran 1921 sabahı Komiser Salih Bey yönetiminde Kuva-yı Milliye birliklerinin İzmit’e gireceği kesinleşince işgalciler İzmit’te 312 kişiyi katlederek bazı binaları yakmışlardır.

 

Kuva-yı Milliye’nin oluşması

Aslında 1 Ekim 1919 tarihinde Hendek ve Adapazarı’nın bazı yerlerinde halkın Kuva-yı Milliye’ye katıldıkları haberi her tarafta duyulmakta idi. Milli Mücadele döneminde Adapazarı ve civarının Kuva-yı Milliye’ye katılması, Sivas Kongresi’ni takip eden günlere rastlar. İlk millî müfrezelerin kurulması, yöredeki devlet görevlileri ve halkın girişimiyle olmuştur. Müdafaa-i Hukuk-ı Milliye cemiyetleri Adapazarı, Geyve ve Hendek kazalarında kısa sürede kuruluşunu tamamlayarak faaliyete geçmişlerdir.

Örgüte katılanlar arasında; Adapazarı Belediye Başkanı Fahri, Müderris Harun Efendi, Âdil Hasan, Mehmet Sıtkı, Emekli Binbaşı İsmail Hakkı, Yüzbaşı Ramiz, Hopalı Yüzbaşı Rauf, Trabzonlu Doktor Yüzbaşı Raif’in önderliğine Gebze’den gelen Dr. Fahri Can, iş adamı Metozade Hüseyin, Ömer Faik, Fabrika Müdürü Necmettin ve Dava Vekili İbrahim Beyler de sayılabilir. Bu kadro daha sonra Kuva-yı Milliye teşkilâtını oluşturduklarını telgrafla Mustafa Kemal Paşa’ya bildirmişlerdir.

Geyve’de Hafız Fuat (Çelebi) Efendi’nin başkanlığında Kaymakam Hazım Bey, Jandarma Komutanı Esat Bey, Burhanettin Çelebi, Rıza (Şahin) Bey ve Sefer Beylerin katılmasıyla Kuva-yı Milliye teşkilâtı kurulmuştu.

 

İlk icraatlar

Daha sonra Adapazarı’na gelen Adapazarı milli komutanlığını üzerine alan Kuşçubaşı Eşref Bey, milli teşkilâtın kurulmasında rol almıştır. Hatta Kuşçubaşı Eşref Bey’in Kuva-yı Milliye’nin masraflarının zenginlerden toplanacak paralarla karşılayacağı yönündeki beyan ve uygulamaları bazı kimselerin tepkisini çekmiş, bir müddet sonra da Adapazarı’nı terk etmesine neden olmuştur.

Kuşçubaşı Eşrefe yönelik bu hareket bir müddet sonra Kuva-yı Milliye’ye karşı bir tavır haline dönüşerek Düze ve Bolu bölgesinde bir takım ayaklanmalara da zemin hazırlamıştır.

 

İşgaller

Yunan Genelkurmayı 11’inci Yunan Tümeni’ne yapılacak olan genel taarruza yardımcı olmak amacıyla Adapazarı, Sapanca, Geyve kesiminde toplandığını öğrendikleri Türk kuvvetlerine karşı bir harekâta geçilmesi görevini vermiştir. Adapazarı bölgesindeki askeri durumla ilgili Yunan istihbaratı yerli Rumların verdiği bilgilere ve İngiliz keşif uçaklarının elde ettiği tespitlere dayanıyordu.

Kuva-yı Milliye’nin Adapazarı, Geyve ve Hendek kazalarında gücünü göstermesi gerek işgalci düşmanın, gerekse işbirlikçilerinin dikkatini çekmiş, onları, karşı önlemler almaya yöneltmişti. Bu sırada Akyazı bölgesinde ortaya çıkan Çerkes Talustan Bey’in İstanbul hükümetinin desteğiyle başlattığı isyan başarılı olamamış; fakat 1920 ilkbaharında başlayacak olan ayaklanmalara zemin hazırlamıştır.

İşgalle birlikte az sayıdaki fanatik Rum ve Ermeni çeteleri gasp, yağma, ırza geçme eylemlerini başlatmışlardır. I. İnönü Muharebesi’nde Türk ordusuyla yaptığı ilk savaşı kaybeden Yunan ordusu, müttefikler nezdinde prestijini yeniden sağlayabilmek için İzmit üzerinden harekete geçen 11’inci Yunan Tümeni ile 23 Mart taarruzunu başlatmış, 24 Mart 1921 tarihinde Kırkpınar’ı, 25 Mart’ta ise Sapanca’yı işgal etmişti.

Yunan ordusu ilerlerken Adapazarı bölgesindeki halk çaresiz şehri terk ederken şehirdeki zayıf Türk birlikleri mukavemet edememiş, 26 Mart 1921 günü Adapazarı işgale uğramıştı. Hatta 33’ncü Süvari Alayı bu sırada savunma tertibi alarak Sakarya Nehri’nin doğusunda mevzilenmişti.

Sakarya Nehri kıyılarında ve köylerde mevzii muharebeler yapan Türk kuvvetleri baskınlarla üstünlük sağlamayı başarmışlardı. Sakarya Nehri üzerindeki Tavuklar Köprüsü 3 Nisan 1921 tarihinde Türk birlikleri tarafından yakılarak Yunan ordusunun karşı tarafa geçmesi önlenmişti, yeni savunma hattı oluşturulmuştu.

Geyve Boğazı Kuva-yı Milliye’nin ele geçirmek zorunda olduğu stratejik önemi büyük bir geçittir. Geyve Boğazı’nın ele geçirilmesi ve sürekli olarak elde tutulması Milli Mücadele’nin başarıya ulaşması açısından son derece önemlidir. İşgal felaketine uğrayan her yerde olduğu gibi, Adapazarı kazasının da Yunan işgaline maruz kalan bölgesi Sakarya Nehri’nin batısındaki sahasıdır.

.II nci İnönü Muharebesi’nden yenilgiyle çıkan düşman, neticede Adapazarı’ndaki birliklerini de İzmit’e geri çekmeye başlamıştır. 16 Haziran’dan itibaren Türk kuvvetlerinin sıkıştırmasıyla Yunan ordusu, Ferizli ve Damlık köyleri ile daha pek çok yeri yakarak İzmit’e doğru geri çekilmeye başlamıştı.

Türk ordusu, düşmanın Adapazarı’nı yakmasına fırsat vermeden şehir 21 Haziran 1921 sabahı saat 04’00’de yaptığı baskın tarzındaki taarruzla şehri tekrar ele geçirmiştir. Şehre ilk giren kuvvetler ise, yöredeki Kuva-yı Milliye liderlerinden Halit Molla ile Kâzım Kaptan’dır. Aynı gün, Türk süvari birlikleri bütün Adapazarı civarını denetim altına almıştır.

Bu haksız işgal olayında Adapazarı kazasındaki masum Türkler katledilip öldürülmüş ve yaralanmıştır. Adapazarı kazasına bağlı pek çok köyde evler soyulduktan sonra yakılmış, çeteler ve Yunan birlikleri tecavüz olayları yanında işe yarar erkekleri, genç kadın ve kızları beraberlerinde götürmüşlerdir. Bu konuda çok sayıda rapor mevcuttur.

 

İşgalin etkili olduğu yerler

Haklı olarak bir tümen gücünde Yunan birliğinin koca Adapazarı bölgesini nasıl kontrol altına aldığı düşünülebilir. Unutulmamalıdır ki, Yunan birlikleri Ermeni ve Rumlardan kendilerine yardımcı kuvvetler oluşturmuşlar, kurdukları baskı sistemini ağır cezalarla ayakta tutmuşlardır.

Hâkim bir tepe üzerinde kurulmuş olan 1200 hanelik Ortaköy, Rum çeteciliğinin merkezi üssü konumundadır. Yine Adapazarı’nın kuzeyindeki Fındıklı, Aşağıköy ve Kantarköy mahallelerinden oluşan Fındıklı Rum köyü de çetecilerin merkezlerindendir.

Geyve yöresindeki Rum çetelerinin yanı sıra, Ermeni çeteleri de bölgede etkili olmuşlardı. Adapazarı’nın kuzeyindeki Firuzlu (bugünkü adı Ferizli), Cedit ve Damlık Ermeni köyleri Ermeni çetecilerinin merkezi durumundadır.

 

Adapazarı-Karasu’da karargâh kuran kahraman çeteci İpsiz Recep, Yunan kuvvetlerini Sakarya Nehri doğusuna geçirmemişlerdir. İpsiz Recep, Kaynarca bölgesindeki çeteci Halit Molla ile Kuva-yı Milliye güçlerinin birleşmesini sağlamıştır.

Bu kuvvetler, 29 Mart 1921 günü Ferizli yakınlarındaki çarpışmalarda Yunan birliklerine ağır zayiat verdirmiş ve Yunan komutanını öldürmüşlerdir. Aynı birliklerimiz 20-21 Haziran gecesi de Adapazarı’nı kurtarmak amacıyla büyük bir saldırı başlatmıştır. Sabaha karşı 04.30’da Adapazarı’na girmişlerdir.

 

Yunan Deniz Gücü

Yunan deniz gücü İzmit bölgesinde karaya çıkmadan propaganda ve telsiz dinlemeleri yapmıştır. Yunan subayları filikaya aldıkları küçük müfrezelerle zaman zaman Körfez’in kuzey ve güney kıyılarına çıkmak suretiyle;

  1. Yerli Rum halkı Türklere karşı yıkıcı faaliyetlere, Türk birliklerinin ikmal yolları

üzerinde sabotaj, engelleme ve tahrip faaliyetlerine yöneltmişler,

  1. Telsiz dinlemeleri yaparak birlik ve tesislerimizin faaliyetlerini çözmeye, sahte

frekanslarla aldatma teknikleri uygulamışlar,

  1. Özellikle Körfez’in kuzeyindeki yerleşim yerlerinde bulunan fanatik Rumları

kışkırtarak yerli Müslüman halka eza cefa ettirmiş, gasp ve yağmaya, bazı yerlerde katliama sevk etmişlerdir.

  1. İşgal nedeniyle ekonomik sıkıntı yaşanmıştır. Üretilen meyve ve sebze satılamamış,

dört ay gibi kısa süreli de olsa Adapazarı’nın işgali sonucu demiryolları Yunan birliklerinin kontrolüne geçmiştir. Düşman tarafından yakılan Sakarya köyleri ahalisinin 1337 yılı sonuna kadar olan aşar ve diğer vergi borçları hükümet tarafından ertelenmiştir.[1]

Poyrazlar köyü göl kıyısında yapılan aktivite bir nevi kültür gezisi olmuştur. İhtiyar delikanlılar, bölgenin tarihi konusunda gayet esaslı bir araştırma yapmışlardır. Yeni aktivitede buluşmak dileğiyle gezi son bulmuştur.

 

[1] Tarih 20.07.1922, Kutu: 130-16-13-2,       Gömlek: 5,        Sıra: 30-2


Kaynak: ÖZEL HABER
Editör: BAŞAK ERTEKİN - CENGİZ BAYSU

reklam alanı

YORUMUNUZU BIRAKABİLİRSİNİZ

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.

MOBİL UYGULAMAMIZ

HABER ARŞİVİ


Yeşim Demir'le Rüya Yorumu


KÖŞE YAZARLARI

reklam
reklam